Fârâbî ünlü filozof ve bilim adamıdır. Tam adı: Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed el-Farabi’dir. Ancak Farabi’ye ait bazı el yazmalarında Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed el-Tarkanî olarak da geçer. Batı felsefe dünyasında Alfarabius adı ile bilinmektedir. Hem İslam dünyasında hem de Batı’da çok iyi tanınmaktadır. Gökbilimci, mantıkçı ve müzisyendir. Farabi, ilimleri metafizik, matematik ve fiziki ilimleridir. Fârâbî kimilerine göre fars kimilerine göre Türk olarak bilinir. Ancak bütün eserlerini Arapça yazmıştır..
Fârâbi görüşlerinin çoğunda Eflatun ve Aristo’nun etkisinde kalmıştır. Onun felsefesi Aristo ve Eflatun’un görüşlerinin birleştirilmiş hali gibidir. Fârâbi, öncelikli olarak eserlerinde Eflatun ile Aristoteles’in görüşlerini, daha sonra da felsefe ile dini uzlaştırarak yaratıcı zekâsının ürünlerini ortaya koymayı başarmıştır. Onun felsefesinin dayandığı kaynaklardan birincisi, İslam dini, ikincisi özellikle Eflatun ve Aristoteles’in fikirlerinin esas teşkil ettiği Yunan felsefesidir. Yunan felsefesinin unsurları ve kendi dönemindeki İslam kültürünün sentezini oluşturmuştur adeta.
Fârâbi, mutluluk üzerinde detaylıca durmuş ve bu konuda çeşitli eserler yazmıştır. İslam düşünürleri arasında, tıpkı Batı’da Aristo gibi mutluluk filozofu olarak tanınmıştır. Erdemli değerler sıralamasında mutluluğu erdemli toplumun gerçekleştirmeye çalıştığı en yüksek amaç ve değer olarak kabul etmiştir. Fârâbi’ye göre mutluluk, kendisi için istenen, hiçbir zaman bir başka şeyin elde edilmesi için istenmeyen, kendine yeter olan en yüksek iyiliktir. Bütün insanların faaliyetlerinin hedefi olan, her insanın arzu ettiği, özlem duyduğu ya da duyabileceği, yöneldiği en son gayedir.
“Mutluluğa iyi bir ahlaka sahip olunarak ulaşılabilir. Mutlu bir insan iyi bir ahlaka sahiptir, iyi bir ahlaka sahip olan ise mutludur. Fiillerin ve insan nefsinde bulunan şeylerin iyi ya da kötü olmasına vasıta olan şeye “ahlak” denilir. İnsanda iyi fiillerin, nefse ârız olan iyi şeylerin meydana gelmesine neden olan iyi ahlak, kötü fiillerin meydana gelmesine sebep olan da kötü ahlaktır. (Tenbîh Alâ Sebîli’s – Saâde)
“Öğretim, milletler ve şehirlerde nazari (kurumsal) erdemleri var etme demektir. Eğitim ise milletlerde ahlaki erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemidir. Öğretim yalnız konuşmayla başlar. Eğitim milletlerin ve şehirlilerin kendilerinde bu işi yapma azmini tahrik etmek suretiyle, ameli (uygulamalı) durumlardan doğan işleri yapmakta, alışkanlık yoluyla başlar. Onlardan doğan huylar ve işler onların ruhlarına hakim olmalıdır ve onlara aşıkmış gibi yapılmalıdır. Azim sözle veya işle ortaya konabilir.” (Tahsil’s Sa’ade)
Farabi, 950 yılında 80 yaşında Şam’da hayata gözlerini yumdu.