Türkiye’de kamu çalışanları arasında büyüyen “yetki karmaşası” tartışması yeni bir boyuta taşındı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın son açıklamaları, bazı memur sendikalarının kamu işçilerine yönelik yaklaşımlarını gözler önüne serdi. Atalay, bazı memur sendikalarının Cumhurbaşkanlığı’na başvurarak “İşçiden amir olmaz” ifadesini kullanmasının kamu bürokrasisinde ayrımcılığı derinleştirdiğini söyledi.
Basın açıklamasında konuşan Ergün Atalay, “Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor, sanki biz marabayız. Burada lağımından çöpüne, savunma sanayinden yerin altındaki maden işçisine kadar herkesin alın teri var. Ama hâlâ işçiye üstten bakılıyor. Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Atalay ayrıca, kamu kurumlarında üniversite mezunu olup işçi kadrosunda yıllardır görev yapan çalışanların, yalnızca ‘işçi’ oldukları gerekçesiyle yönetici olamamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. “20 yıldır aynı kurumda çalışan, deneyimli, eğitimli insanlar sadece statü etiketinden dolayı dışlanıyor” dedi.
Kamu kurumlarında memur ve işçi arasında giderek belirginleşen ayrım, kurum içi işleyişi ve verimliliği olumsuz etkiliyor. Birçok işçi, amir olabilecek bilgi ve deneyime sahip olmasına rağmen yönetim kademelerine yükselemiyor. Bu durum, yalnızca çalışanların kariyer motivasyonunu değil, aynı zamanda kurumsal verimliliği de sekteye uğratıyor.
Bazı sendikaların bu ayrımı derinleştiren söylemlerle Cumhurbaşkanlığı’na başvuruda bulunması, kamu yönetiminde yeni bir kriz başlığının doğmasına neden oldu. Uzmanlara göre bu tür başvurular, Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle de çelişiyor.
Atalay ve birçok işçi temsilcisi, bu ayrımcılığa son verilmesi ve “liyakat esaslı görev dağılımı” yapılması çağrısında bulunuyor. “İşçiye amir olunmaz” anlayışının yıkılması gerektiğini vurgulayan sendikalar, yetki karmaşasının çözümü için yeni bir kamu personel rejimi hazırlanması gerektiğini belirtiyor.