Feodalizm ya da derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodalizm kelimesi, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Latin kökenli bir kelimeden türetilmiştir.
Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütlenmiştir. Merkezî otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.
Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da hâkim olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Cermen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasi düzeni bozulmuş ve sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır.
Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları Sanayi Devrimi ile tamamen yok olmuştur.
Ortaçağda, özellikle Avrupa’da, toprağı ve o toprak üzerinde yaşayan köylüleri bir tek kişinin malı sayın, toprak köleliğine (serflik) dayanan siyasal bir düzendir. Kavimler Göçü (375) sonucunda başta Roma İmparatorluğu olmak üzere Avrupa’daki güçlü devletler ortadan kalkmıştır. Bu devletlerin yerine yeni ve güçlü devletler bir türlü kurulamamış, egemen güçler dağınık bir görüntü çizmiştir.
Bu dönemde ayakta kalmayı başarabilen Katolik Kilisesi Ortaçağ’ın gizli egemeni olmuştur. İstanbul’un fethi ile bu dönem sona ermiştir.