Gelişim çok boyutlu bir kavram olduğundan, gelişimin tüm yönleriyle gözlemlenebilmesi için alanlara ayrılarak incelenmesi gerekir. Gelişim genel olaraküç ana alana ayrılmıştır: Fiziksel, bilişsel ve psikososyal gelişim.
Bu gelişim alanlarından bedensel Gelişim çok boyutlu bir kavram olduğundan, gelişimin tüm yönleriyle gözlemlenebilmesi için alanlara ayrılarak incelenmesi gerekir. Gelişim genel olaraküç ana alana ayrılmıştır: Fiziksel, bilişsel ve psikososyal gelişim.
Bu gelişim alanlarından bedensel gelişim, tüm diğer gelişim alanları için büyük bir önem taşımaktadır. Bedensel olarak gereği gibi gelişebilen birey rahatlıkla hareket eder, hareket etmede başarılıolunursa daha fazla nesne, olay ve kişi ile birinci elden somut yaşantılar sağlanabilir. Bu durum bilişsel gelişimin hızlanması sonucunu doğurur. Bilişsel gelişim açısından iyi bir konuma ulaşan bireyin dil gelişimi de hızlanır. Dil gelişiminde önemli mesafeler alan birey, diğer bireylerle daha iyi iletişim kurabilir. Bu sosyalleşmesine katkı sağlar, kişilik gelişimini etkiler. Yine diğer bireylerle rahatlıkla iletişim kuran bir birey, söz konusu diğer bireylerden ahlak kurallarını da daha kolay ve çabuköğrenir. Bu durum gelişim bir bütündür ilkesine deörnek olur.
Hareketlerdeki gelişmeyi ifade eden psikomotor gelişimle bedensel gelişim iç içedir. Bedensel gelişim psikomotor gelişim için ön koşul niteliğindedir. Bireyin psikomotor gelişimi, öncelikle ilgili beden kısımlarının gelişmesine bağlıdır. Bedensel ve psikomotor gelişim alanı özellikleri en iyi gözlenebilen ve ölçülebilen gelişim alanlarıdır. Yani bedensel gelişim, gelişimin dışarıdan rahatlıkla gözlenebilen ve objektif kriterlerle ölçülebilen niceliksel yanıdır.
Bedensel Gelişim: Bedensel gelişim alanı boy, ağırlık ve hacimsel artışla birlikte vücudun sistemlerinin kendilerinden beklenen fonksiyonları da kapsayan değişimlerini ifade eden gelişim alanıdır.
Psikomotor Gelişim: Bireyin zihin ve kas koordinasyonuna dayalı davranışlarının gelişmesidir. Psikomotor gelişimde duyu organları, kas ve sinir sistemlerinin koordineli olarak çalışması için yaşanan değişimler yer alır.
Bedensel gelişimin diğer gelişim alanlarının temelini oluşturması nedeniyle onların üzerinde önemli bir etkisi vardır. Çünkü sağlıklı bir gelişim için sağlıklı bir beden gereklidir. Bireyin her gelişim dönemindeki gelişim görevlerini yerine getirirken bedenini kullanma zorunluluğu vardır. Örneğin;çocuğun yürüme davranışını zamanında ve uygun bir biçimde yerine getirmesi yaşına uygun kas, iskelet ve sinir sistemlerinin büyüme ve gelişimine bağlıdır. İlköğretime başlayan bir çocuğun ise, kalem tutup yazı yazmayı başarabilmesi; kas, iskelet ve sinir sistemlerinin olgunlaşmış olmasına bağlıdır. Bedensel gelişim, dönemsel bir gelişim süreci olarak ele alınmaktadır. Bunun nedeni ise bedensel gelişiminin düzenli bir hızla devam etmemesi, belli dönemlerde hızlanırken belli dönemlerde yavaşlamasıdır. Kalıtımın en etkili olduğu gelişim alanı bedensel gelişimdir. Bedensel gelişim döllenme ile başlayan ve tüm yaşamı içine alan bir süreci kapsar.
Bedensel Gelişim Dönemleri:
Doğum Öncesi Dönem:
Doğum öncesi dönem döllenme anından itibaren dokuz ay ve on günlük süreci kapsayan dönemdir. Döllenmiş yumurta hücresi zigot olarak adlandırılır. Bireyin kalıtsal yapısı döllenme anında belirlenir. Zigot, toplam genetik yapısının yarısını anneden yarısını ise babadan alır. Doğum öncesi dönem bedensel gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Doğum öncesi dönem kendi içinde döllenmeden ikinci haftanın sonuna kadar geçen ovum; ikinci haftanın sonundan sekizinci haftanın sonuna kadar geçenembiryo ve sekizinci haftanın sonundan doğuma kadar geçen fetüs dönemini kapsar. Doğum öncesinde ilk üç ay annenin dışsal etkilere daha açık olması nedeni ile kritik dönemdir. Bu nedenle, ilk üç ayda düşük riski daha fazladır.
Bebeklik Döneminde Fiziksel Gelişim (0-2 yaş)
Normal koşullarda ve ortalama olarak, çocuğun doğduğu andaki boyu 50-52 cm’dir. Ağırlığı ise 3000-3600 gramdır. Doğumda, baş yaklaşık olarak bedenin 1/4′ü; bacaklar ise, 1/8’i kadardır. Bu oranlar yetişkinlikte ise sırasıyla 1/8 ve 1/2 biçiminde değişir. Bu durum gelişim baştan ayağa doğrudur ilkesine örnektir.
Doğumdan sonraki ilk yılda büyüme hızlıdır. İkinci yılda da hızlı olmakla birlikte birinci yıla göre daha yavaştır. Çocuk ilk altı ayda ağırlığının iki katına, birinci yaş sonunda üç katına ulaşır. Birinci yaşta boy artışı % 50 oranındadır.
Bebeklik dönemi, doğum öncesi dönemden sonra fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Bebeğin kalp atışı yetişkinin yaklaşık iki katı kadardır. Çocuk yaklaşık 12-30 aylar arasında altını ıslatmamayıöğrenir. Süt dişleri 5-8 aylarda çıkmaya başlar ve yaklaşık olarak 2,5 yaş dolaylarında tamamlanır. Kız bebekler boy ve ağırlık olarak erkeklere göre daha yavaş gelişirler.
Hareket gelişimi açısından bakıldığında görülmektedir ki, başlangıçtaki hareketlerin çoğu istemsiz, refleksif hareketlerdir.
Bebeklik dönemindeki refleksif hareketlere örnek olarak aşağıdaki örnekler verilebilir:
* Babinski refleksi; ayak tabanına dokunulunca parmaklarını ilk önce açıp, sonra büzmesi
* Yakalama refleksi; avucuna dokunulunca elini yumruk yapması
* Emme refleksi; ağzının kenarına parmak ucuyla dokunulduğunda emme hareketinin başlaması
Refleksler zaman içinde yerlerini istemli hareketlere bırakırlar. Yeni doğan bebekler kuvvetli ışık ve sesten etkilenirler. Doğduklarında işitme, görme, dokunma, tat alma duyuları mevcuttur; ancak duyularıalgılayıp anlamlandırmaya başlamaları zaman alır. İskelet sisteminin gelişimi bebek doğduğunda tamamlanmıştır, doğumdan sonra kemiklerdeki gelişme boyutlarının büyümesi biçiminde olur. Sinir sistemi de bebek doğduğunda tamamlanmıştır; ancak zamanla sinir hücreleri büyür ve sinir liflerinin bazıları (miyelin kılıflar)filizlenerek çoğalır.
Psikomotor gelişim açısından bebek, doğduğunda vücudunu kontrol edecek güçte değildir. Bebekte bu dönemde refleksif ve denetimsiz vücut hareketleri gözlenir.
Ayrıca yeni doğan bebeklerin işitme duyusu oldukça gelişmiştir. Bebek, tanıdık ve yabancı sesleri ayırt edebilir. Özellikle annesinin sesini iyi tanır. Altı aya kadar renkleri ve şekilleri ayırt edebilir. Bebeklerin koklama ve tat alma duyuları da çok gelişmiştir. Farklı tat ve kokuları ayırt edebilirler. Dokunma duyusu en gelişmiş duyudur. Bu duyuyu çevresini tanımada da kullanır.
Okul Öncesi Dönemde Fiziksel Gelişim (2-6 yaş)
Bu dönemde bedensel gelişme hızı bebeklik dönemine oranla daha yavaştır. Çocuğun ağırlığı ortalama yılda 2 kg, boyda 6-8 cm artar. Yaş ilerledikçe beden orantıları bir yetişkininkini andırmaya başlar.
Psikomotor açıdan ise, kaslardaki gelişme dikkati çeker. Okul öncesi dönemde kaba motor hareketleri sağlayan kaslardaki gelişme, ince motor hareketleri sağlayan kaslara oranla daha fazladır. Çocuklar kaba motor kas hareketlerinde ustalaşırlar. Buna bağlı olarak da rahatlıkla koşup zıplarlar; fakat el-göz koordinasyonu gerektiren hareketleri yapmakta güçlük çekerler. Örneğin; rahatlıkla ve hızlıca boncuk dizmeleri beklenemez.
Bu dönemde erkek çocukları kızlardan daha uzun ve ağır olmalarına karşın kız çocuklarının ince motor kaslarının gelişimi erkek çocukların gelişiminden biraz daha ileridir. Bu durum göz önüne alınarak aynıyaşlarda, farklı cinsiyetlerdeki çocukların ince motor beceri gerektiren (düğme iliklemek, makas kullanmak, ayakkabı bağlamak, kalem tutmak) işlerdeki başarılarını karşılaştırmamak gerekir.
Ayrıca bu yaşlarda, çocuğun görme duyusu büyük puntolu kitapları incelemeye daha uygundur. Çünkügöz, karmaşık ve spesifik bir yapıya sahip olduğu için gelişimini diğer duyulara göre daha geç tamamlar.
Örnek Soru:
Ana sınıfına devam eden Ayşe’nin ilköğretim beşinci sınıfa giden ablasının kullandığı materyallere göre daha büyük materyallerle çalışması, aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (2007 – KPSS)
CEVAP: A
Örnek Soru:
Üç yaşındaki bir çocuğun gelişimini hızlandırmaya yardımcı olacak anne baba davranışıaşağıdakilerden hangisidir? (2004 – KPSS)
CEVAP: D
Örnek Soru:
İlköğretim okuluna yeni başlayan Mehmet önlüğünü kendisi giyebilmekte; ancak annesi defalarcagöstermesine karşın, önlüğünün yakasını bir türlü ilikleyememektedir.
Mehmet’in önlük yakasını bir türlü ilikleyememesi, aşağıdaki ifadelerden hangisiyle açıklanabilir? (2008 – KPSS)
CEVAP: D
Okul Döneminde Fiziksel Gelişim (7-11 Yaş)
Bedensel gelişim bu dönemde okul öncesi döneme göre daha yavaştır. Dokuz yaşına kadar erkekçocuklar kızlara nazaran daha uzun ve ağırdırlar; ancak kız çocuklarının boy ve ağırlıkları 10-15 yaşarası yaşıtı olan erkekleri geçer. Erkekler ise kızlara oranla daha hareketlidirler ve fiziksel etkinliklere karşı kızlardan daha ilgilidirler.
Psikomotor gelişim açısından bakıldığında ise, her iki cinste de gelişme sağlanır. Paten kayma, iki tekerlekli bisiklete binme gibi beceriler bu dönemde kazanılır, ince motor kas hareketlerde ustalık bu dönemde edinilir. Özellikle 10 yaş civarında el ve göz koordinasyonunu sağlayan çocuklar ayrıntılarla uğraşmayı gerektiren işlerden hoşlanmaya başlarlar; el sanatlarına, müzik aleti çalmaya yönelik ilgileri artar.
Ergenlik Döneminde Fiziksel Gelişim (12-18 Yaş)
Ergenliğin başlangıç yıllarına “Erinlik Dönemi” denir. Bu dönemde yoğun fizyolojik ve hormonal değişimler yaşanır. Çoğunlukla, kızlar 11-12, erkekler ise 13-15 yaşları arasında ergenliğe girmektedirler. Bu dönemde cinsiyet salgı bezleri aktif hale gelerek cinsiyet hormonu üretir. Böylece birincil ve ikincil cinsiyet özellikleri gelişmeye başlar. Vücudun tüm organları bu değişikliklerden etkilenir. Erkek ergenlerde penis ve testislerin büyümesi, kız ergenlerde ise yumurtalık, kilitolis ve vajina ve rahmin gelişimi birincil cinsiyet özelliklerin geliştiğini göstermektedir. Erkeklerde ses tonunun kalınlaşması, bıyık ve sakalların çıkması, kızlarda ise belli bölgelerdeki yağlanma artışı ve göğüslerin büyümesi ikincil cinsiyet özelliklerinin geliştiğini gösteren değişmelerdir. Hızlı fizyolojik değişme vücut yapısında büyük farklılıklara neden olur. Beden ölçülerindeki değişmeler, boy ve ağırlık değişmeleri olarak kendini gösterir. Erinliğin ilk yılları ergenlikteki uzamanın en çok olduğu yıllardır.Çünkü bu yıllarda hipofiz (pitüiter) bezi çok çalışmaktadır. Erkeklerde boy uzaması kızlardan daha uzun sürer ve 20-22 yaşları arasında erkekler yetişkin boylarına ulaşırlar.
Ergenlik döneminde bedenin bütün bölümlerinde büyüme hızı aynı olmadığından orantısız bir görüntüortaya çıkmaktadır. Burun, eller ve ayaklar, bu orantısız büyümenin en çok göze çarpan bölgeleridir. Bu dönemde bacaklar bedenin en uzun kısmıdır ve genelde 15 yaşına kadar böyle uzun kalırlar. Hem kızlarda hem de erkeklerde büyüme belirli bir sırayı takip eder. Eller ve ayaklar ilk büyüyen organlardır. Daha sonra kollar ve bacaklar ve en sonra da beden gelişir. Bu nedenle önce ayakkabılar küçük gelmeye başlar daha sonra pantolonlar küçük gelmeye başlar ve en sonunda da gömlek, bluz ve ceketler değişir.
Psikomotor gelişim açısından bakıldığında görülmektedir ki; bedensel büyümenin hızlı ve yoğun olmasından dolayı ergenler değişen bedenlerine uyum sağlamakta güçlük yaşamaktadırlar ve buna bağlıolarak sakar davranışlar göstermeye başlarlar. Ergenlerin bu dönemde böyle davranışlar sergilemelerinin doğal olduğu kabul edilmeli ve bu davranışları hoşgörü ile karşılanmalıdır. Hızlıbedensel büyümenin ergenler üzerindeki önemli bir etkisi de benlik imajının (benlik algısının) ve bedenimajının ergenler için çok önem taşımasıdır. Ergenler fiziksel görünüşlerine önem verdikleri için güzel ya da yakışıklı olarak değerlendirilmek onlar için büyük önem taşır. Bu nedenle aynanın karşısında saatlerini harcayabilirler. Ergenlerin yaşadıkları bu sıkıntılarla sağlıklı bir biçimde baş edebilmeleri için anlayışla karşılanmaları, fiziksel görünüşleri ile alay edilmemesi ve olumlu bir benlik algısıkazanmalarına yardımcı olunması büyük önem taşır.
Ergenlik döneminden sonra bedensel gelişimdeki boy ve kilo artışı durağanlaşır. Bununla birlikte, tüm gelişim alanlarında olduğu gibi bedensel gelişim de yaşam boyu devam eder. Ergenlikten sonraki dönemlerde bedensel gelişimden çok diğer gelişim alanlarındaki (örneğin; sosyal gelişim ve ahlak gelişimi gibi) değişimler göze çarpmaya başlar.
Ergenliğin ilk yıllarından sonra sakarlık davranışları ortadan kalkar ve ergenler değişen bedenlerine uyum sağlar. El göz koordinasyonundaki sıkıntıları ortadan kalkar. Ergenliğe girişle birlikte gençler fiziksel, duygusal ve sosyal yönden de olgunlaşırlar. Bu nedenle daha çok kendilerinden büyüklerle arkadaşlık etmeyi tercih ederler. Yine bu dönemde ergenlerin kararlarında en önemli etkiye akranlarısahiptir. Ergenlik döneminde yaşıtlar birbirlerinden daha çok etkilenir.
Erken ya da Geç Olgunlaşma
Beden algılayışına bağlı olarak ergenliğe akranlarına göre erken ya da geç girme, kız ve erkekleri farklıbiçimlerde etkileyebilmektedir. Bu farklılıklar şu şekilde sıralanmaktadır:
* Erken ve geç olgunlaşanlar arasında zekâ ve sosyoekonomik düzey açısından bir farklılık bulunmamaktır.
* Erken olgunlaşan erkekler, akranları tarafından lider olarak kabul edilirler ve daha fazla ilgi görürler. Bu nedenle daha dışa dönük ve daha sosyaldirler. Karşı cinse ilgilidirler.
* Geç olgunlaşan erkekler ise akranları arasında pek popüler değildirler. Bununla birlikte daha enerjik ve hareketlidirler. Kolaylıkla dikkatleri üzerine çekebilirler.
* Erken olgunlaşan kızlar, daha çekingendirler. Daha az sosyaldirler ve kendilerine daha az güvenirler.
* Geç olgunlaşan kızlar ise, kendilerine daha güvenli, daha dışa dönük ve yaşıtları arasında daha popülerdirler.
Örnek Soru:
Ergenlik dönemine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (2008 – KPSS)
CEVAP: D
Örnek Soru:
Aşağıdakilerden hangisi, ergenlik dönemindeki hızlı bedensel değişimin doğrudan bir sonucudeğildir? (2002 – KPSS)
CEVAP: D
Örnek Soru:
Akran gruplarının birey üzerindeki etkilerinin ve baskılarının en yoğun olduğu okul dönemi aşağıdakilerden hangisidir? (2003 – KPSS)
CEVAP: E
Örnek Soru:
Aşağıdakilerden hangisi ergenlik dönemine daha erken giren bireyler İçin doğru olma olasılığı en az olan seçenektir? (2002 – KPSS)
CEVAP: A