Fiyatların yükselmesi piyasadaki para azının kısalım
Fiyatların yükselmesi piyasadaki para azının kısılmasına yol açacağından LM EĞRİSİ SOLA KAYAR
İçsel Büyüme Teorisi
Ekonomi literatüründe içsel büyüme teorisinin temellerinin Romer ve Lucas atmıştır
***Toplumların ekonomik gelişmesini tarihsel bir yaklaşımla açıklamaya çalışan görüşler arasında W.Rostow modelinin bir ayrıcalığı vardır. Özellikle kalkış (take-off) aşamasındaki azgelişmiş ülkelerin kalkınma sorununa değinilmesi bu modelin önem kazanmasına neden olmuştur. bir . Rostow’un modeli, kitabın giriş kısmında da belirtildiği gibi modern tarihin seyri hakkında bir genellemeyi içermektedir. Bu kurama göre, her toplum ekonomik bakımdan aşağıda sıralanan evreleri geçirir.
**Geleneksel Toplum,
**Kalkışa (take-off) geçiş aşaması,
**Kalkış aşaması,
**Olgunluk aşaması,
**Kütle tüketim çağı.
DÜŞÜK MALIN ;
–GELİR ESNEKLİĞİ —–> negatiftir(-)
–GELİR ETKİSİ ———>Pozitifit(+)
–Engel eğrisinin şekli —> Negatif eğimlidir
— gelir esnekliği(em) 0’dan küçüktür
SCHUMPETER BÜYÜME MODELİ;
Schumpeter, girişimci ve inovasyon (yenilik) arasındaki mükemmel (benzersiz) ilişkiyi vurgulayarak daha önceki bir çok teorinin aksine ekonomik gelişme sürecinde girişimciye önemli bir rol yüklemiştir
Schumpeter girişimciyi ekonomik gelişmenin güç kaynağı olarak düşünür ve onun fonksiyonu yenilik yapmak veya yeni kombinasyonlar gerçekleştirmektir
—Yaratıcı yıkım, bir yenilik ikame etkisi nedeniyle bir çok piyasanın daralmasına veya yok olmasına neden olmakta ve bu arada yeni piyasalar gelişip farklı firmaları bünyesine çekmekte, bir sektör yok olurken diğeri doğup gelişmektedir.
Örneğin elektrik ampulünün icat edilmesi evlerde ve sokak lambalarında gaz kullanımını ortadan kaldırmıştır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, gaz lambaları ortadan kalkmasına rağmen, dünyada gaz kullanımına devam edilmesidir.
Yani gaz piyasadan tasfiye olmamış, aksine kendini farklı alanlara yöneltmiştir.
Yapılan başka yenilikler gazın farklı alanlarda kullanılması sürecini ortaya çıkarmıştır.
Örneğin gazla çalışan ısıtma sistemleri ortaya çıkmıştır ya da uçak yakıtı olarak kullanılmaya başlanmıştır
**Schumpeter’in büyüme konusundaki analizinin 3 önemli sonucu vardır:
Schumpeter’in büyüme analizi, iktisadi büyümenin yenilikleri-teknolojik rekabeti-teknolojik ilerlemeyi hesaba katmadan incelenemeyeceğini, yeniliklerin-teknolojik ilerlemenin iktisadi büyümenin motoru olduğunu içerir.
Talebin çapraz fiyat esnekliği İKAME mallarda ; POZİTİF
TAMAMLAYICI mallarda ; NEGATİFTİR
ÜRETİM OLANAK EĞRİSİ İLE BİLGİLER ;
–Teknoloji ver kabul edilir
–orjine göre iç bükeydir
–artan fırsat maliyet vardır
–eğrinin dışında kalan nokta ulaşılamayan noktadır ve FIRSAT MALİYETİ 0’DIR
Marjinal tüketim eğiliminin YÜKSEK olması durumunda IS EĞRİSİ görece yatıktır
DÜŞÜK olması olması durumunda IS EĞRİSİ diktir
*****Ekonomide toplam çıktı düzeyinde bir azalma olduğunda,
diğer şartlar sabitken para talebi ve faiz
oranı nasıl değişir?
Para Talebi/// Faiz Oranı
A) Artar Yükselir
B) Artar Düşer
C) Azalır Düşer
D) Azalır Yükselir
E) Değişmez Düşer
sorudan yola cıkarak bazi bilgiler ;(2009 KPSS SORUSU)
EKONOMİDE TOPLAM ÇIKTI(ARZ) AZALIRSA ,AS SOLA KAYAR MİLLİ GELİR AZALIR, GELİRİN AZALMASI DURUMUNDA KİŞİLERİN PARA TALEBİ AZALIR(Md) ,BU DURUMDA İSE Md eğrisi sola kayar ve faiz oranları DÜŞER
**fiyat tüketim eğrisi pozitif eğimli ise talebin fiyat esnekliği 1 den küçüktür
**FTE sonsuz ise talebin fiyat esnekliği sonsuz değili,1 ‘dir
ikame etkisi normal ve düşük mallarda daima negatif
gelir etkisi normal mallarda negatif—— düşük mallarda pozitif
giffen malında gelir etkisi >ikame etkisi
MC abi AVC abiyi minimum noktasından keser ,aslında MC abi kendisinin de bir kısmını tam rekabet ablanın arz eğrisi için feda etmiştir , mc TR’İNarz eğrisi olmuştur bi kere , avc yi min’den kestiği kısmın aşşağısında kalan bedenini feda etmiştir Mc den geriye kalan ÜST kısımdır VE O kısım TR ABLANIN ARZ EĞRİSİ KOLLARINDADIR. mc pişman değildir Tr ABLAYA FEDA OLSUN DER
LERNER ENDEKSİ = P-MC/P
MR= P(1-1/esn.) amorosso robinson
enflasyon : fiyatlar genel seviyesindeki sürekli artışlar
dezenflasyon : fiyatla genel seviyesindeki artış hızının yavaşlaması (17. 18. stand by imf programları Türkiye içiin )
deflasyon : fiyatlar gen seviyesindeki sürekli gerileme
reflasyon : fiyatlar enle seviyesinin azaladıktan sonra artış eğilimine girmesi
stagnasyon: ekonomideki büyüme hızının yavaşlaması yani durgunluk
resesyon : ekonominin iki çeyrek dönem üst üste küçülmesi negatif büyüme olması
stag deflasyon :ekonominin hem küçülmsi hem fiy gen sev. gerilemesi
Döviz Piyasasının Fonksiyonları
5.1 Satınalma gücünün transferi
Döviz piyasaları, ulusal paraların herhangi bir yabancı ülke parasına dönüştürülmesine olanak sağlayarak yabancı mal ve hizmetlerin satın alınmasını mümkün kılar.
5.2 Finansman sağlama
Dış ticaret işlemlerinde genellikle, malların sevkedilmesi ile ithalatçıya ödenmesi arasında bir zaman farkı sözkonusudur. Bu süre içerisinde dış ticaretin finansmanı döviz piyasası, daha açık bir deyişle dış ticarete aracılık eden bankalar tarafından karşılanabilir.
5.3 Kur değişmesi riskine karşı korunma
tam sermaye hareketliliği sabit döviz kuru tam sermaye hareketl.esnek döviz kuru
para politikası : etkin değil etkin
maliye politiksı: etkin etkin değil
sınırlı sermaye hareketliliği sabit döviz kuru sınırlı sermaye hareketliliği esnek döviz kuru
para pol : kısa dönem etkili etkli çünkü faiz düşer gelir artar.
maliye pol: -BP LM ye göre yatıkken(BP>LM), dik olduğu BP LM ye göre dikken (BP<LM) SINIRLI ETKİLİ
duruma (BP<LM) göre daha etkili faiz oranı yükselir ancak gelir artışı BP LM ye göre
yatık(BP>LM) olduğu durumuna göre daha fazladr
1929 buhranı
**klasiklere göre reel ücretlerin yüksekliğidir
**keynesyenlere göre efektif talep yetersizliği
**monetaristlere göre para arzınn zamannda ve yeterince artırılmamasıdır
ihracat ithalat fiyat indeksleri : Px,Pm
ihracat ithalat miktar indeksleri: Qx,Qm
ihracat ithalat verim indeksleri : Vx,Vm
net dış ticaret haddi : N = Px/Pm
gayrisafi değişim ticaret haddi : G = Qx/Qm
gelir ticaret haddi : I = (Px * Qx) / Pm
tek faktörlü dış ticaret haddi : S = (Px * Vx) / Pm
çift faktörlü dış ticaret haddi : D = (Px * Vx) / (Pm * Vm)
MİLLİ GELİRİ YÜKSELTEN ŞIRINGALAR :
-Yatırım harcamaları
-kamu harcamaları
-ihracat
MİLLİ GELİRİ AZALTAN SIZINTILAR :
-Tasarruf
-vergi
-ithalat
**en iyi politikanın !!politikasızlık!! olduğunu savunan görüş ; YENİ KLASİKLER**
para arzını dışsal bir faktör olarak almayan iktisat okulu——>POST KEYNESKEN İKTİSAT OKULU(Kalecki,Paul Davidson,Joan Rabinson…)
LM eğrisinin konumu
-genişletci para politikası LM eğrisini sola kaydırır
-otonom paara talebi artarsa LM sola kayar
LM nin eğimi
-para talebinin faize duyarlığı arttıkça lm yatıklaşır
-gelire duyarlık arttıkça dikleşir
IS eğrisinin konumu
-Genişletici maliye politikasıı IS eğrisini sağa kaydırır
-Daraltıcı maliye politikası sola kaydırır
– otonom harcamalaar artarsa sağa azalırsa sola kayar
IS eğrisinin eğimi
-yatırımların faize duyarlığı arttıkça ıs yatıklaşır
-çarpan çoğaltan büyüdükçe ıs yatıklaşır
Tüketiciye aynı fayda düzeyini sağlayan çeşitli mal bileşimlerinin geometrik yeri Farksızlık Eğrisi‘dir
Belli bir miktar bütçeye sahip olan herhangi bir tüketicinin, piyasadan sadece iki mal tüketmesi durumunda veri piyasa fiyatlarıyla satın alabileceği mal bileşimlerinin geometrik yeri bütçe doğrusu
Dış Ticaret Politikasının Amaçları
a) Dış ödemeler dengesizliklerinin giderilmesi
b) Dış rekabetin korunması
c) Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi
d) Piyasa aksaklıklarının giderilmesi
e) Ekonominin liberalleştirilmesi
f) İç ekonomik istikrarın sağlanması
g) Hazineye gelir sağlamak
h) Dış piyasalarda monopol gücünden yararlanabilmek
i) Sosyal ve siyasi nedenler
j) Otarşi
Tarife Dışı Araçlar
– Miktar kısıtlamaları
– Tarife benzeri faktörler
– Görünmez engeller
– Gönüllü ihracat kısıtlamaları
– İhracatın özendirilmesi
– Bağlı ticaret
Gümrük tarifeleri şu amaçlara yönelik kullanılmaktadır;
a) Gelir sağlamak,
b) İthalatı sınırlamak,
c) Genç sanayileri dış rekabetten korumak,
d) İç fiyatları yükseltmek yoluyla ithal ikamesine yönelik sektörleri korumak,
e) Yerli işçiyi yabancı ucuz işçiye karşı korumak,
f) Dış ödemeler bilançosundaki açığı kapatmak,
g) Yerli üreticileri dampinge karşı korumaktır
Miktar kısıtlamaları
Kotalar,
ithal yasakları,
döviz kontrolü
Cari işlemler hesabının alt hesapları şunlardır:
a) Mal ticareti
b) Hizmet ticareti
c) Karşılıksız transferler
Bir iktisadi sistemin hedefinin malların üretimi değil, faydalarının üretimi olduğunu ileri süren görüş neo klasiklerdir..
1890 yılında iktisadın prensipler adlı eseri yazan ve ilk kez talep kanunu kavramınu kullanan iktisatcı ALFRED MARSHALL’dır.
negatif egimli talep egrisinin egimi ne kadar büyükse esnekligi o kadar düşüktür
esnek talep durumunda toplam harcama ile fiyat ters yönlüdür..
esnek olmayan talep durumunda toplam harcama ile fiyat aynı yönlüdür
esneklik 1 oldugunda ise fiyatdaki degişme toplam harcamayı degiştirmez
esnekligin sıfır oldugu durumda fiyat ile toplam harcama aynı yönldür (fiyat arınca toplam harcama da artar)
esnekligin tam oldugu sonsuz esnek durumunda fiyattaki küçük bi artış toplam harcamayı sıfıra düşürür ******
DIŞ BORÇ FAİZ ÖDEMELERİ ; cari işlemler hesabının HİZMETLER kısmında yer alır
İŞLETMENİN FONKSİYONLARI ;
1-Yönetim
2-Üretim
3-Pazarlama
4-Finansman ve finans
5-Personel
6-Muhasebe
7-insan kaynakları
9-arge
Lm eğrisi DiK olduğunda tam dışlama söz konusudur
Fiyatlar artarsa ; Nominal ücretler ARTAR , REEL ücretler AZALIR bu nedenle de EMEK TALEBİ ARTARKEN,EMEK ARZI AZALIR
Aynı gelir düzeyinde iken, kişilerin daha fazla tasarruf etmek istemelerinden dolayı, toplam tasarrufların azalması olayına tasarruf paradoksu denir.
Hızlandıran Prensibi:
Bir ekonomide belli bir dönemde bir önceki döneme nazaran nihai tüketim mallarına olan talepte meydana gelen artış yatırım mallarına olan talepte çok daha fazla bir artışa yol açmaktadır. İşte bu etkiye hızlandıran prensibi(acceleration prenciple) denmektedir.
Gini katsayısı 0 ‘ a yaklaştıkça ekonomide gelir dağılımı düzelir , 1’e yaklaştıkça gelir dağılımı bozulur
örnek ; gk=0.5 gk=0.33 bu durumda 0.33 gelir dağılımı daha adeletlidir
Efektif talep, Keynes’in modelinde tüketim ve yatırım harcamalarının
toplamından oluşur
GeLir(Y) ARTARSA—– PARA TALEBİ ARTAR(Md sağa kayar ) ——Md sağa kayarsa faiz oranı yükselir
İKAME MALLARDA MARJİNAL İKAME ORANI SABİTTİR.
**Ordinal fayda kuramına göre ; FAYDA ÖLÇÜLEMEZ
**ordinal fayda kuramına göre tüketici dengesi; farksızlık eğrisinin bütçe doğrusuna teğet olduğu noktada gerçekleşir
ÜRETİM OLANAKLARI EĞRİSİ ORJİNe GÖRE DIŞ BÜKEY OLURSA AZALAn FIRSAT MALİYETİ VAR DEMEKTİR
herkese ayrı fiyat uygulaması —> l. derece fiyat farklılaştırması
miktara göre uygulama ( mesela 1 bılet 1 tl 10luk 9 tl gibi ) —-> ll. derece fiyat farklılaştırması
esnekliğe göre uygulama —-> III. derce fiyat farklılaştırması
Reel Gsmh
: Belli bir yılın fiyatları baz (temel) alınarak hesaplanan GSMH’dir. Yani, enflasyondan arındırılmış, gerçek rakamları gösteren Milli gelirdir.
Fırsat maliyeti kavramını ilk kez ortaya atan iktisatçı J.M.Haberler’dir.
Çarpan kavramını ilk kez ortaya atan iktisatçı R.F.Kahn’dır.
Enflasyon vergisini analiz eden ve artık klasik kabul edilen ilk çalışmalar Cagan (1956) ve Bailey (1956)’in çalışmalarıdır
Bir malın fiyatını belirleyen temel faktörler arz ve taleptir.
*
Eş fayda eğrisi üzerinde B(4,8), C(8,4) iken tüketici B noktasından C noktasına geçerken et ile ekmek arasındaki marjinal ikame oranı 1 dir. (8-4)/(8-4)=1
*
Tüketicinin gelirinin değişmesi durumunda ulaşabileceği yeni tüketici denge noktalarını gösteren eğriye gelir-tüketim eğrisi adı verilir.
*
Değişken girdi miktarı 8, toplam fiziki ürün 120 birim iken, değişken girdi miktarı 12’ye çıkarıldığında toplam fiziki ürün 160 oluyorsa marjinal fiziki ürün 40/4=10 bulunur. 160-120=40 12-8=4
*
Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.
*
Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.
*
Eş ürün eğrilerinin özelliklerinden biri orijine göre dış bükey olmalarıdır.
*
Talep eğrisinin yer değiştirmesinin nedenleri: Tüketicinin zevk ve tercihlerinin değişmesi, //Tüketicinin gelirinin artması,// Tamamlayıcı mal fiyatlarının yükselmesi//, İkame malları fiyatlarının düşmesi.
*
Tüketiciler belirli bir ihtiyaçlarını karşılarken, birbirlerinin yerine kullanılabilen mallara ikame malı denir.
*
Üretim faktörlerinin fiyatlarının düşmesi, bir malın arz eğrisinin sağa doğru kaymasına neden olur.
*
Alıcıların, satıcıların, mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin hiçbir ek maliyete katlanmadan tam bir hareket serbestliğine sahip olmaları tam rekabet piyasası özelliklerinden mobiliteyi ifade eder.
*
Örümcek Ağı Teoremine göre, herhangi bir nedenle piyasa dengesi bozulduğunda, gittikçe dengeye yönelen dalgalanmalar sonucu piyasa dengesinin kendiliğinden oluşması talep eğrisi arz eğrisinden daha yatıksa sözkonusudur.
*
King Kanununa göre, tarım sektöründe çok ürün elde edilen yıllarda satış hasılatının azalmasının nedeni tarım ürünleri talep esnekliğinin 1 ‘den küçük olması.
*
Bir firmanın üretim ölçeğinin büyümesi:
Hem hammadde hem de mamul madde taşıması için yapılacak giderlerin azalmasına
Birim başına düşen yönetim giderlerinin azalmasına
İşçiler arasındaki iş bölümü ve uzmanlaşmanın artmasına
Sabit faktör giderlerindeki artışın, üretim ölçeğindeki artışın altında kalmasına neden olur.
*
Hammadde harcamaları değişir maliyettir.
*
Tam rekabet piyasasında bir firmanın kapanma noktasını
Ortalama değişir maliyet=Fiyat
gösterir.
*
Tam rekabet piyasasında marjinal gelir fiyata eşittir.
*
Oligopolcu firmaların ürettiği mallar birbirlerini ikame edebilen mallarsa ortaya çıkan piyasa türüne noksan oligopol denir.
*
Birden fazla sayıda firma tarafından üretilen ve birbirlerini büyük ölçüde veya tam olarak ikame eden bazı malların, birbirinden farklı ya da farklıymış gibi gösterilmesi sonucu her firmanın belirli bir alıcı kitlesine sahip olabildiği piyasalara tekelci rekabet denir.
*
Arz esnekliğinin sıfır (minimum) olduğu durumda ekonomik rant maksimumdur.
*
Bir maldan bir birim daha fazla üretmek için öteki malın üretiminden ne kadar fedakarlık etmek gerektiğini gösteren orana marjinal dönüşüm oranı denir.
*
Hiç kimsenin refahını azaltmaksızın bazı bireylerin refahını artıran her türlü değişikliğin toplum refahını artırması pareto optimalite kriterini ifade eder.
*
Tüm ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek için uğraşmaları homo economicus ekonomi bilimi varsayımıdır.
*
Eş marjinal fayda ilkesi varsayımları: Belirli dönemde piyasadaki tüm mal ve hizmetlerin fiyatının sabit olduğu, Tüketicinin incelenen dönemdeki gelirinin sabit olduğu, Tüketicinin kendisine en yüksek faydayı sağlayacak mal demetini seçtiği, Tüketicinin her mal ve hizmetin marjinal faydasını bildiği,
*
Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.
*
Denge fiyatı 70 TL iken herhangi bir malı 135 TL’den almaya razı olan bir tüketicinin sağlayacağı tüketici rantı 65 TL’dir. 135-70=65
*
Herhangi bir malın talep miktarı arttığında, arzında da aynı miktarda bir azalış meydana gelirse piyasa fiyatı yükselir.
*
Bir piyasada herhangi bir malın talebinin arzından fazla olması durumunda ortaya çıkan talep fazlasının, fiyatları enflasyonist baskı yaratacak ölçüde artırmasını önlemek amacıyla devletin ekonomiye müdahale ederek söz konusu malın fiyatını yasalarla sınırlamasına tavan fiyat uygulaması denir.
*
Tam rekabet piyasasındaki bir firmanın toplam gelirinin toplam maliyetine eşit olduğu durumda firma başabaş noktasındadır.
*
Tekel piyasasındaki bir firmanın ürettiği mallara ilişkin fiyat farklılaştırması yapabilmesi için gerekli koşullar: Piyasayı alt piyasalara ayırırken önemli bir marjinal maliyetin çıkmaması. Firmaların en azından ilgili malı görünüşte değiştirerek farklı yerlerde farklı fiyattan satması. İlgili malın piyasanın her bölümünde farklı talep esnekliklerine sahip olması. Malın satıldığı piyasanın bölümlü olması.
*
Pareto optimalitesi koşulunun sağlanabilmesi için tam rekabet piyasa türünün geçerli olması gerekir.
*
Toplam fiziki ürün miktarı 1260 birim, kullanılan değişken girdi miktarı 30 birim ise ortalama fiziki ürün 42 dir. 1260/30=42
*
Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.
*
Fiyatı 750 TL olan bir mal, bir günde 60 birim talep edilirken, fiyatı 650 TL’ye düştüğünde talep edilen miktar 70 birime yükseliyorsa talebin fiyat esnekliği 1,25 tir.
*
Engel yasasında tüketicilerin geliri arttıkça:
Giyim harcamaları gelirle aynı oranda artar. Gıda harcamalarının toplam harcama içindeki oranı azalır. Kültürel harcamalar gelir artışından daha hızlı artar. Barınma harcamaları gelirle aynı oranda artar. Sağlık ve likse yönelik harcamalar gelir artışından daha hızlı artar.
*
İlgili malın fiyatındaki değişme, arz edilen miktarı kesinlikle etkilemiyorsa, arz esnekliği sıfırdır. e=0
*
Belli bir dönemde, bir ülke vatandaşlarının sahip oldukları üretim faktörleri kullanılarak üretilmiş bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile hesaplanmış değerine gayri safi milli hasıla denir.
*
1987’nin sabit fiyatlarıyla gayri safi milli hasıla(GSMH) 1997’de 300 trilyon TL, 1998’de 324 trilyon TL ise, 1998 yılı ekonomik büyüme hızı %8 dir. (324-300)/300=8
*
Bireylerin tüketim harcamalarını etkileyen faktörler: Reel faiz oranları, Harcanabilir gelir, Hanehalkı yaş ortalaması, Gelecekte beklenen gelir
*
Marjinal tüketim eğilimi 0,70 olan bir ekonomide marjinal tasarruf rğilimi 0,30 dur. Marjinal tasarruf eğilimi=1-marjinal tüketim eğilimi
*
Otonom tüketim 12 katrilyon TL, otonom yatırım 9 katrilyon TL, marjinal tüketim eğilimi 0,8 ise bu ekonomideki milli gelir denge düzeyi 105 katrilyon TL’dir. Y=(12+0,8.Y)+9
*
Dış ticaretin varolduğu bir ekonomide dış ticaret çarpanı 1:(marjinal tasarruf eğilimi+marjinal ithalat eğilimi)
*
Mal olarak ele alındığında hemen hemen hiç değeri olmayan , ancak üzerinde yazılı miktar kadar bir değer taşıyan paraya itibari para denir.
*
Ani mevduat çıkışlarını karşılamak ve karlı yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek amacıyla bir emniyet unsuru olarak bankaların ellerinde tuttukları rezervlere serbest rezervler denir.
*
Talep enflasyonuna yol açan nedenler:
harcamalarının artması,
Dış ülkelerde reel gelirin artması,
Para arzının artması,
Dış ülkelerin fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi
Ekonomide fiyat artışları yanında üretimin azalmasına stagflasyon denir.
*
Fonksiyonel gelir dağılımına göre, girişimcinin üretim faaliyetleri sonucu elde ettiği gelir kardır.
*
Gelecekteki bir tarihte teslim için bugünden satın alınan veya satılan işlem için öngörülen döviz kuru Forward döviz kuru denir.
*
Eş anlı konjonktür göstergeleri: Sanayi üretim endeksi, //Tarım dışı sektörlerde ödenen ücretler//, İmalat ve ticaret sektörlerindeki satış hacmi, //Kişisel gelir.
*
Keynesyen teoriye göre ekonomik konjonktürün itici gücü gelecekteki satışlara ve kara ilişkin bekleyişlerdir.
*
İşgücündeki 15 birimlik artış hasılada 60 birimlik bir artışa yol açıyorsa emeğin marjinal verimi 4 tür. 60/15=4
*
Bir ekonomide kısa dönemde geçici olarak meydana gelen şokların uzun dönem dengesini bozması, ancak durum yeniden normale döndüğünde ekonominin eski uzun dönem dengesine dönememesine Hysteresis hipotezi denir.
*
İki ayrı üreticinin eşürün eğrilerinin birbirlerine teğet oldukları noktaları birleştiren eğriye etkin üretim eğrisi denir.
*
Reel ekonomik dalgalanmalar teorisini savunan iktisatçılara göre, ekonomide yaşanan şokların kaynağı teknolojik değişmelerdir.
*
Akım değişkenleri: Tüketim,// Yatırım,// İhracat,// Üretim.
Para arzı akım değişkeni değildir.
*
1998 yılında nominal GSMH 16 katrilyon TL, Fiyat endeksi 125 ise 1998 yılı reel GSMH değeri 12,8 katrilyon TL dir. Reel GSMH=Nominal GSMH*100/Fiyat ekdeksi=16*100/125=12,8
*
Bir ekonominin belirli bir dönemindeki başarısının ölçülmesinde kullanılan temel kıstaslar: Enflasyon oranı, Büyüme hızı, İşsizlik oranı.
*
Otonom yatırım kararını etkileyen etmenler:
Reel faiz oranı,
Sermayenin marjinal etkinliği,
Alternatif yatırım türlerinin getirileri,
Amortisman yatırımlarına duyulan ihtiyaç
*
Milli gelir 800 trilyon TL, Otonom ithalat 250 trilyon TL, Marjinal ithalat eğilimi 0,65 ise toplam ithalat 770 trilyon TLdir. M=250+0,65*800=770
*
Bir ekonomideki bazı bireylerin planlanan tasarrufları artırma girişimlerinin ve daha fazla tasarruf yapma arzularının milli geliri ve dolayısıyla cari toplam tasarrufları aşağıya çekme olgusuna tasarruf paradoksu denir.
Toplam arz eğrisini kaydıran fiyat dışı etmenler:
verimlilikteki değişmeler,
girdi fiyatlarındaki değişmeler,
kamu düzenlemeleri,
kurumlar vergisi ve sübvansiyonlar
*
Paranın, mal ve hizmetlerin satın alınmasında kullanılmak üzere satın alma gücünü elde tutma olanağı sağlaması para fonksiyonlarından değer biriktirme aracı olma’yı ifade eder.
*
LM nin keynesyen bölgesinde (yatay) milli geliri arttırabilmek için maliye politikası daha etkin olacaktır.
*
Vergilerin dahil edilmediği bir ekonomiye ait IS-LM modelinde, devletin kamu harcamalarını menkul kıymet piyasasında tahvil satarak karşılaması durumunda , artan tahvil arzı sonucu tahvil fiyatlarının düşmesi ve faiz oranlarının yükselmesi dolayısıyla yatırımların bir miktar azalmasına dışlama etkisi denir.
Maliyet enflasyonuna yol açan faktörler:
parasal ücretlerdeki artış,
hammadde fiyatlarındaki artış.
*
Hedeflenen reel ücret 500bin TL/saat, beklenen fiyat düzeyi %60 ve gerçekleşen fiyat düzeyi %80 iken reel ücret düzeyi 375000 TL/saattir. Nominal ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi
Reel ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi/gerçekleşen fiyat düzeyi=500000*60/80=375000
*
Eşdeğer üretim faktörlerine, üretime aynı katkıyı yapmalarına karşın farklı ödeme yapılmasına ekonomik ayırım denir.
*
Cari hesap açığı+net sermaye girişi=0 eşitliği bir ülkenin ödemeler bilançosunun her durumda dengede olduğunu gösterir.
*
Monetarist konjonktür teorisine göre, ekonomik dalgalanmalara neden olan temel faktör para arzındaki dalgalanmalardır.
*
Solow büyüme modeline göre, durağan durumda işçi başına sermayedeki ve hasıladaki değişme oranı sıfıra eşittir.
*
Ekonomik büyüme kaynakları:
İşgücündeki artış,
sermaye birikimindeki artış,
teknolojik gelişmeler
*
Tam istihdamda talep edilen mal ve hizmet miktarının ekonominin tam istihdam kapasitesini aşmasına enflasyonist açık denir.
Miktar teorisinin asıl sahibi olarak ise bir Fransız hukuçusu olan Jean Bodin kabul edilmektedir. Bodin, miktar teorisini 1568’de yazdığı “Bay Malestroit’nun Paradokslarına Bir Cevap” adlı eserinde ilk kez ortaya koymuştur. Ona göre fiyat artışlarının temel olarak beş ayrı sebebi bulunmaktaydı. Altın ve gümüşün bolluğu, monopoller, ihracat ve israf sebebiyle ortaya çıkan mal kıtlıkları, kralların ve asillerin lüks içindeki yaşantıları ve madenî paranın ayarının bozulmasıdır. Bodin’e göre fiyat artışlarındaki en önemli etken, altın ve gümüş bolluğuydu. Bodin bunun yanısıra faize dinî sebeplerle karşı çıkmış, dış ticareti onaylamış ancak ihracatın fiyatları yükseltirken, ithaların düşüreceğini savunmuştur
.*-Tüneldeki yılan : SİMİTSONİAN ANLAŞMASI: imf ye üye ülkelerin dolar karsısında ki dalgalanma amrjınn bretonda belirlenen +/- %1 den +/-%2.25 e yükeltildiği anlasma
*-imf sistemi içinde esnek kurlara izin veren böylece imf nn statüsünü değiştren olay: JAMAİKA ANLAŞMASI
-Enflasyon haddi %1 arttığında merkez bankasınn kısa döenm nominal faiz haddini %1 den fazla artırmasına TAYLOR PRENSİBİ denir…
*GATT KURULUŞ TARİHİ ; 1947
-DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ ; 1995
-TÜRKİYE’NİN IMF’YE ÜYELİK TARİHİ ; 1947
-Türkiye ile İMF arasında ilk stand-by anlaşması :1 ocak 1961
-KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ ; 25 HAZİRAN 1992
-OPEC ; 1960
-D8 —–İSLAM ÜLKELERİ
-ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütünn (oecd) kuruluşu : 1961
– avrupa ekonomik işbirliği örgütünn (oecc)kuruluşu : 1948
-14 aralık 1960 tarihinde imzalanan paris sözleşmesine dayanarak kurulmuş olana ekonomik örgüt : OECD
-Türkiyenn dünya tic.örgütüne üyeliği : 1995
-dünya ticaret örgütünn kuruluş anlaşması : 1ocak 1995
birleşmiş milletler gk nn 1964 tarihinde cenevre konferansında onayladığı: unctad
– 1947 yılında dış ticarette serbestleşmeyi sağlamak amacıyla oluşturulan uluslar arası kurulş : GATT
Türkiye ile Avrupa ekonomik topluluğu arasında ki Ankara Anlasması : 1964
-Türkiyenin Avrupa birliğine tam üyelik başvurusu :1987
-1.sanayi planı : 1934
-DPT kuruluşu : 1960
-1.beş yıllık sanayileşme planı : 1933-1937
-1.ve 2.beşyıllık kalkınma planı temelini KALDOR MODELİ oluşturur.
-Osmanlı devletinn aldığı ilk borç : İNGİLTERE-1854
-Son yıllarda en çok İTHALAT yaptığımız ülkeler : ALMANYA-İTALYA-ABD
Son yıllarda en çok İHRACAT yaptığımz ülkeler : ALMANYA-ABD-RUSYA
*-enflasyon hedeflemesi politikasına 2006 yılında geçildi
-osmanlınn borçlarınn ödenmesi 1954 te tamamlandı.
-Türkiyede ilk tarım sayımı :1927
-Türkiyede hazırlanan ilk kalkınma planı : 1947 TÜRİYE İKTİSADİ KALKINMA PLANI
*-Türkiye de döviz dışındaki alanlarda da yabancı sermaye girişlerine izin veren ilk yasal düzenleme : 1954
-Türk parasınn kıymetini koruma hakkında kanun : 20 şubat 1930
-Türkiye de özelleştrmeye ilişkin ilk yasal düzenleme : 1984
-Türkiyede güçlü ekonomiye geçiş programı : 2001
-1947 yılı Türkiye iktisadi kalkınma planı S.VANER tarafından hazırlanmıştr.
BRETON WOODS :ikinci dünya savaşından sonra yeni bir ekonomik anlayış getirmek isteyen abd, 1 temmuz 1944 günü, amerika’nın new hampshire eyaletinde küçük bir kasaba olan bretton woods’ta 44 ülkenin katılımcılarıyla bir anlaşma imzaladı..
*-abd’nin dünya liderliğinin temellerinin atıldığı anlaşma. imf, dünya bankası gibi kuruluşların temelleri bu anlaşmaya dayanır…abd bu anlaşmayı 1970’lerde bozdu..1973 te tamamen çöktü
1974 te yeni uluslararası ekonomik düzen kurulması kararını alan: BİRLEŞMİŞMİLLETLER
-Türkiye’de ilk devalüasyon olayı, 7 Eylül 1946 yılında yaşandı.
2.DEVALÜASYON: 1958
Fiyatların yükselmesi ( enflasyon ) , mallarımızı pahalaştırır ? ihracatı azaltarak dış ticaret açığına neden olur.
Döviz kurları yükselmesi ise mallarımızı , yurt dışı fıyatlarına oranla ucuzlattığı için ıhracatı artırarak dış ticaret fazlalığı sağlar
Uluslararası Para Fonunun (IMF) tarihsel olarak temel görevi:Kısa dönemli ödemeler dengesi problemlerinin finansmanıDIR.
Dünya Bankasının (WB) günümüzdeki temel görevi :Az gelişmiş ülkelere kalkınma amaçlı sermaye
temin etmek
Libor : Londra pıyasası
Spekulasyon Gelırı : Aynı pıyasadan elde edılen gelır
Arbıtraj Gelırı : Farklı pıyasalardan elde edılen gelır
***Wicksell ve Aftalion, miktar teorisini gelir ve bu gelirin harcanması açısından açıklayan iktisatçılardır.****
-Hükümetin önümüzdeki 10 yıllık süreç için tahminlediği ekonominin yıllık büyüme oranı ile kamu açığı sırasıyla ne kadardır? ……. %5- %1
– Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin tahminlerine göre 2009 yılında Türkiye Satın Alma Gücü Paritesine göre dünyanın kaçıncı büyük ekonomisidir?…….. 16
-Uluslararası Para Fonu (IMF) ’nin tahminlerine göre 2009 yılında Türkiye’nin Satın Alma Gücü Paritesine göre milli hâsılası ne kadardır?…. 880 Milyar Dolar
-Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin tahminlerine göre 2009 yılında Satın Alma Gücü Paritesine göre dünyanın en büyük ilk beş ekonomisi sırasıyla nelerdir? ….(ABD, Çin, Japonya, Hindistan, Almanya)
-Türkiye’nin 2011’den itibaren ekonomide yeni çıpa olarak kullanacağı sistemin adı nedir? ..(Mali Kural)
Mundel fleming modeli SABİT KUR SİSTEMİNDE TAM SERMAYE HAREKETLİLİĞİNİ açıklar
Tarım sektöründe gizli işsizlik olması dururmnda İŞGÜCÜNÜN MARJİNAL VERİMLİLİĞİ SIFIR olur
mahreçler yasasını eleştirerek paranın mübadeleye aracı olmasının talepsiz bir arz ya da arzsız bir talep yaratabileceğini ileri süren iktisatçı KOOPMANS dır
************************************************************************
Üretimde iki girdi kullanılıyorsa ve bu girdiler arasında mükemmel tamamlayıcılık söz konusuysa
eş ürün eğrileriyle L şeklindedirler …
y arttı (gelir,çıktı) ——> para talebi artar,para talep eğrisi (md) sağa kayar——->faiz artar
y azaldı —————-> para talebi azalır,para talep eğrisi (md) sola kayar ———> faiz azalır
ANCAK ANCAK ANCAK
faiz artarsa olay değişir..tersten gidişte mantığı işletemzsin burda..
faiz artarsa ;
-parayı elde tutmann alternatif maliyeti artar
-PARA TALEBİ AZALIR
-Parann dolanım hızı artar
faiz azalırsa;
parayı elde tutmann alternatif maliyeti azalır
PARA TALEBİ ARTAR
parann dolanım hzı azalır..
Bütçe açığı formülü: G + Tr – T şekliğndir. Bu eşitlik pozitif bakiye verirse bütçe açığı, negatif bakiye verirse bütçe fazlası, eşitse bütçe dengesi söz konusudur. Nedeni, harcamaların işaretinin ( G ve Tr) pozitif, gelirin (T) işaretinin negatif olmasıdır.
Bütçe fazlası formülü: T- G – Tr şekliğndir. Bu eşitlik pozitif bakiye verirse bütçe fazlası, negatif bakiye verirse bütçe açığı, eşitse bütçe dengesi söz konusudur. Nedeni, harcamaların işaretinin ( G ve Tr) negatif, gelirin (T) işaretinin pozitif olmasıdır.
Yani değişkenlerin formüle diziliş sıralaması, formülün negatif veya pozitif bakiye vermesi durmunu değiştirmektedir.
Monopolcü rekabet piyasasında uzun dönemde normal kar elde edilmesine rağmen eksik kapasite ile çalışılmaktadır. Yani ortalama maliyet eğrisi negatif eğimlidir.
Monopolcü firma uzun dönemde aşırı kar elde etmesine rağmen eksik kapasite ile çalışmaktadır. Yan, ortalama maliyet eğrisi negatif eğimlidir.
Kısa dönemde aşırı kar ile çalışan tam rekabetçi firma ise, aşırı kapasite ile çalışmaktadır. Yani ortalama maliyet eğrisinin pozitif eğimli kısmında üretim yapılır.
Ricardonun differansiyel rantında topraklar verimlilik açısından heterojen kabul edilirken,
Thünen rantında verimlilik açısından homojen kabul edilmektedir. Thünen’e göre rant, şehir merkezlerine uzaklığa göre oluşmaktadır.
Klasiklere. göre büyümenin motoru tasarruflarken,
Keynesyenlere göre harcamalardır.
Statik Genel denge analizini ilk inceleyenler Fizyokratlardır. (f. Quesnay)
Genel denge analizni esaslı bir biçimde inceleyenler; Walras ve V.Paretodur
Kolayca uygulanabilir hale getiren iktisatcı da W.Leontief dir
Negatıf ikame etkisi > Pozitif gelır etkısı = Normal yada düşük mal
Pozitif gelır etkısiı > Negatıf ikame etkisi = Düşük yada giffen mal
dış borc anapara ödemeleri ; ödemeler bilançosu sermaye hesabı
dış borc anapara faiz ödemeleri ; ödemeler bilançosu çari işlemler hesabı
fiyatlar genel sevıyesı yukselmesi ( enflasyon ) mallarımız pahalaşır İHRACAT AZALIR
döviz kuru yükselmesi mallarımız ucuzlar , IHRACAT ARTAR
TAM REKABET PİYASASI________>>>İlk kez ADAM SİMİTH tarafından sistematik olarak ortaya konmustur..
MONOPOLCU REKABET PİY______>>>İlk kez genel esaslarını 1930 larda CHAMBERLİN ort. atmıstır..
Oligopol piyasalarının en onemli ozelliği>>>**FİRMALARARASI BAGIMLILIKTIR**
Tam rekabet piyasasında;
AR > AC ——–>> asırı kar/pozitif eko. kar
AR = AC ——–>>normal kar/sıfır iktisadi kar(basabas nokatası)
AR < AC ———>> zarar minimizasyonu
>AVC
AR < AC ———>>kapatma noktası
=AVC
AR < AC, AVC——>> Üretimi durdurur!!
EMEK TALEBİ EMEK ARZI
KLASİKLER reel ücret reel ücret
KEYNESYENLER ” nominal ücret
MONETARİSTLER ” beklenen reel ucret
MERKANTİLİZM
Merkantilizm, 1450-1750 yılları arasında yani Ortaçağ ve Fizyokrasi arasındaki dönemde gelişen iktisadi düşüncelerin bütünüdür. Merkantilistlerin temel ilkeleri şöyledir:
– Merkantilizm, moneter bir doktrindir. Amaç, para miktarını arttırmaktır. Değerli madenlerin hakimiyeti esasına dayanan bu görüşte milli servet değerli madenlerin çokluğuyla ölçülür.
– Müdahaleci bir doktrindir. Devletçiliği benimseyen bu görüşte devlet, iktisadi faaliyetleri belirlemeli ve yönetmelidir.
– Yukarıdaki iki ilke, beraberinde «dış ticarete önem verme» ilkesini getirir. Buna göre dış ticaret, ülkeye daha çok değerli maden girmesi için yapılmalıdır. Amaç, aktif (ihracat>ithalat) bir dış ticaret bilançosudur.
– Merkantilizmin sanayileşme anlayışı, nüfus artışını da beraberinde getirir. Çünkü, emek arzının artışı ücretleri düşüreceğinden sanayi üretimi ve ihracat artar.
– Nüfus hareketleri ve tarımsal üretim ilişkisi (tarımsal üretimin arttığı dönemlerde toplam tarımsal gelirin düşmesi) şeklindeki King Kanunu ilk kez bu dönemde ortaya konmuştur.
– Paranın miktar teorisinin çok ilkel bir ifadesi burada yer alır. Buna göre; MV=PT şeklindeki Fisher denkleminde V’ nin etkisi açıkça belirlenmemekle beraber lüks mal talebinin yükselişinin fiyat artışlarını körüklemesi dolayısıyla harcamaların hızlanması (J. Bodin) şeklindeki tespit, V’ nin kavranmış olduğu şeklinde yorumlanabilir.
– Paranın değeriyle ilgili olarak da madeni paraların ayarındaki değişmelerin piyasalarda dengesizliğe yol açacağını savunan «kötü para iyi parayı kovar» ilkesi de bu dönemden kalan bir görüştür.
İngiliz Merkantilizmi
Ticari Merkantilizm olarak da bilinen bu görüşün dört amacı vardır:
– Sömürgeciliği geliştirerek deniz gücünü arttırmak,
– İthalattan fazla ihracat yapmak (sanayi ürünleri için),
– İhracattan fazla ithalat yapmak (tarım ürünleri için),
– Milli sanayiyi ikinci planda bırakmak,
Fransız Merkantilizmi
– Colbertizm olarak da bilinen bu görüş, temelde sanayiye yönelik ve devletçidir.
– Amaç; para stokunu arttırmak olup bu, sanayinin gelişmesine bağlanmıştır.
– Sanayinin gelişmesi için devlet, ihraç mallarının fiyatını düşürecek şekilde politikasını ayarlamalı, çeşitli eyaletler arasında gümrükler kaldırılmalıdır.
Fizyokrasiyi de önemli ölçüde etkileyen bu görüşün temsilcileri; J. B. Colbert ve R. Cantillion’ dur.
Jean Baptist COLBERT
Fransız Merkantilizmi’nin kurucusu sayılabilir.Fransız Merkantilizmi’ ne yaptığı katkıdan dolayı Colbert’ in görüşlerine Colbertizm de denmiştir. Temel görüşleri şöyledir:
– Colbert’ e göre sanayileşmenin amacı altın biriktirebilmektir. Bunun için dış ticarette ihracat arttırılmalıdır.
– Colbert’ in sanayileşme anlayışı üç aşamalıdır:
1) İktisadi liberalizm aşaması: ticaret için hürriyet ve güven gereklidir.
2) Himayeci merkantilizm aşaması: devlet himayeciliği tekrar göze çarpar.
3) Liberalizme dönüş aşaması: Amaç; ticaretin tamamen serbest bırakılmasıdır.
Richard CANTILLON
Fransız Merkantilizmi’nin temsilcilerinden olan R.Cantillon’un bazı görüşleri şöyle sıralanabilir:
– Cantillon’a göre İki türlü değer vardır:
1) Malın Öz değeri (üretim faktörünün miktar ve nitelik olarak ölçüsü),
2) Malın piyasa değeri (arz ve talebe göre oluşan değer),
– Uluslararası ticaret konusunda; ülkeden değerli maden çıkarılması yerine daha fazla ihracat yoluyla değerli madenin ülkeye girmesini savunur.
– Cantillon para hacmi ve parasal değişmeleri incelemiş, özellikle enflasyonla ilgilenmiştir.
Alman Merkantilizmi
– Milli ekonomi gelişmelidir. Bu açıdan devlet müdahalesi kaçınılmazdır.
– Uluslararası ticarete – özellikle ihracat artışına – önem verilmelidir.
– Nüfus arttırılmalıdır.
– Tarım korunmalıdır.
Alman Merkantilizmi’ nin daha sonraları ortaya çıkan Tarihçi Okul’ a etkisi olmuştur. Diğer Merkantilist yazarlar ise şöyledir:
Thomas MUNN
Alman Merkantilizmi’nin temsilcilerinden olan T.Munn’un görüşleri şöyledir:
– Refahı sağlamak için özellikle dış ticarete önem verilmelidir (ihracat>ithalat). İç ve dış ticarette devlet müdahalesi olmamalıdır.
– Sert önlemlerle fiyat hareketlerinin önüne geçilebilir.
– Para miktarının, ithalat ve ihracat karşılaştırmasıyla belirlenmesi gerekir.
– Devletin gücü; sahip olduğu para ve maden stokuyla ölçülür.
William PETTY
Bazı görüşleriyle Merkantilist sayılan yazar, liberal iktisada öncülük etmiştir. W.Petty’nin bazı temel görüşleri şöyledir:
– Objektif değer kavramının temellerini atmıştır. Değeri oluşturan unsurlar arasında emeğin yanında toprağın da bulunduğunu savunur.
– Rant kavramını modern anlamda ele alan ilk yazardır. Petty’ e göre rant; işçinin geçimi için gerekli harcamanın üretim maliyetinden çıkarılmasından sonra kalan fazlalıktır.
– Faizi, bir kimsenin parasını bir başkasına belli bir süre geçmeden geri istememek şartıyla vermesi halinde aradan geçen sürede katlandığı zahmet için aldığı karşılık olarak tanımlar.
– Petty’e göre fiyat, değerin ölçüsüdür. Değerin temeli ise emektir. Fiyatın temeli emek olduğuna göre emek, «gerçek fiyat»tır. «Mübadele fiyatı» ise rekabet piyasasındaki fiyattır.
– Nüfusun artışından yanadır.
Sir Dudley NORTH
Alman Merkantilizmi’nin gelişimine büyük katkıda bulunan North, Merkantilist düşüncelere sahip olsa da Liberalizm’ in öncülerindendir.Bazı temel görüşleri şöyledir:
– Rant nasıl toprağın kiralamasının karşılığı ise faiz de paranın kiralanmasının karşılığıdır.
– Sermaye, kendi kendini büyüten bir değerdir. Gerçek zenginler para sahibi olanlar değil, toprak sahipleri (sermayedarlar)dır.
– Fiyat, malın parayla ifade edilen eş-değeridir.
– Serbest ticaret herkes için yararlı ve kazançlıdır.
1750′ li yıllarda ticari kapitalizmin sınai kapitalizme dönüşmesiyle liberalizme geçiş zorunluluğu, devletin aşırı müdahalesinin olumsuz etkileri, burjuvazinin genişlemesiyle sosyal ve ekonomik dengelerin bozulması, vb… sebepler Merkantilizmin sonunu hazırlamış ve Doğal Düzen filozoflarının temelini oluşturduğu Fizyokrasi akımı ortaya çıkarak 1755-1775 yılları arasında varlığını sürdürmüştür.
DOĞAL DÜZEN FİLOZOFLARI
Doğal Düzen, doğanın gücü anlamına gelip insan topluluklarının tabii bir kanunla yönetilmesi demektir. Doğal Düzen, Fizyokrasinin temelini oluşturan. Doğal Düzen; toprakta ve taşınabilir mallarda özel mülkiyeti, anlaşma özgürlüğünü, iktisadi girişim özgürlüğünü, serbest girişimi gerektirir. Tüm bireyler için eşit özgürlük ile karşılıklı hak ve görev, toplum mutluluğunun maksimumlaştırılması için gereklidir. Bu görüşün temsilcileri şunlardır.
John LOCKE
Doğal düzenin temelini oluşturan görüşlere sahip olan J.Locke’a göre;
– Toplumu yöneten doğal yasalara bağlı olarak tek tek insanlardan oluşan toplumlar, doğal bir düzen oluşturabilirler. Bunun tek şartı ise insanları doğuştan özgür ve eşit kabul etmektir.
– Para konusunda; miktar kuramının, paranın dolanım hızının ve birikiminin etkileri önemlidir. Paranın iki değeri vardır.:
1) Kullanım değeri; faiz oranı ile belirlenir. 2) Mübadele değeri; para ve mal miktarı arasındaki orana göre belirlenir.
– Değerin tek kaynağı emektir. Toprak, değerin kaynağı olamaz.
– Faiz, paranın kiralanmasının karşılığıdır. Faiz oranını ise dolanımda bulunan paranın oranı belirler.
David HUME
– Doğal düzeni temel alarak Liberalizme öncülük eden yazara göre üç doğal yasa vardır:
1) Özel mülkiyetin istikrarı,
2) Mülkiyetin serbestçe el değiştirmesi,
3) Sözleşmelere ilişkin taahhütlerin yerine getirilmesi.
Sonraları liberalizmin temel ilkelerinden olan «görünmez el» ilkesinin kökleri, Hume’ un görüşlerine dayanır.
– Hume’a göre ticaret (özellikle dış ticaret), bireyin refahı yanında devletin gücünü de arttırır. Hume, merkantilistlerin «ticarette bir tarafın kazançlı, bir tarafın kayıpta olacağı» görüşüne karşıdır. Hume «ticaret, iki taraf için de yararlıdır görüşünü benimser». Bu görüş literatürde «otomatik denge teorisi» olarak yer alır.
*********************************************************************************************
Faiz Hadlerinde Vade farklılığının Nedenleri:
*Para ve Sermaye piyasalarında tam rekabet şartlarının olmaması
* Kredilerin yönetimlerinin maliyet farklılığı
* kredilerin likidite farklılığı
*Krediler üzerinde vergi farklılığı
Paranın Dolaşım Hızını Etkileyen Faktörler:
*Gelirin elde edilişi ve harcanmasındaki sıklık
*Ekonominin kurumsal gelişme düzeyi
*Firmalar arası dikey entegrasyon düzeyi
*Halkın tüketim ve tasarruf eğilimi
Etkin Ücret Teorisi: Emek verimliliğini düşürmemek için ücretlerin yüksek düzeyde tutulmasıdır.
Enflasyon hedeflemesinde en önemli para politikası aracı: Kısa Vadeli Faiz Oranı dır
COBWEB TEOREMİ:(örümcek ağı Teoremi) üretimin fiyat değişmelerine intibakının gecikmesinden kaynaklanan devresel fiyat dalgalanmalarıdır.tarımsal ürünlerde talep değişikliğine arzın uyabilmesi için bir üretim dönemi geçmesi geremektedir.işte bu dönemler boyunca fiyat dalgalanmalarını açıklayan şekiller bir örümcek ağına benzio(=
Lucas Arz Fonksiyonu: Y= Y*+ h(P-Pe)
Y: Milli gelir Y*:Potansiyel Milli gelir h: beklenen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon arasındaki farkın gelir üzerindeki etkisi P: Fiili enflasyon Pe:Beklenen enflasyon
ENFLASYON VERGİSİ: Enflasyon sürecinde devletin faizsiz yükümlülüklerinin enflasyon oranı kadar azalması.
Tiwist Politikası:Faiz oranları zaman yapısının aşağıya doğru bükülmesidir.Hem ödemeler dengesinin iyileştirilmesi, hemde yatırımların özendirilmesi için,kısavadeli faiz oranlarının yükseltilmesi,uzun vadeli faiz oranlarının ise düşürülmesini öngörür.
Friedman – Savage Hipotezi:Fertlerin gelirleri belirli bir düzeyin altına düştüğü zaman, paranın marjinal faydası azaldığı varsayımıdır.
MELTZER ETKİSİ: fiyatlar ve faizlerdeki yükseliş sonucunda reel servetleri azalan bireylerin tüketimlerini kısarak tahvil satın alma yoluna gitmesidir.
BÜYÜME & (OKUN YASASI)AÇIK İŞ SAYISI & İŞSİZLİK & ENFLASYON(Beveridge eğrisi) (Philips eğrisi) |
yurtiçi faiz oranı > Yurdışı faiz oranı ise BP>0 Ödemeler bilançosu fazlası (BP eğrisi solunda(üstünde))
yurtiçi faiz oranı < yurtdışı faiz oranı ise BP<0 Ödemelerbilançosu açığı (BP eğrisi sağında(altında))
^
ı öd bil.fazl. ı öd.bil.fazla
ı işsizlk ı aşırı istihdam
ı ı
rd ı————————————– BP =0
ı öd.bil.açık ı ad.bil.açık
ı işsizlk ı aşırı istihdam
ı ı
ı ı
———————————->
LM nin sağıında MD >MS
IS nın üst yanında S > I
ÜÇLÜ AÇMAZ-BAĞDAŞMAYAN ÜÇLÜ-kUTSAL OLMAYAN ÜÇLEME: uluslar arası sermaye hareketliğinin tam olduğu ve sabit kur sisteminin uygulandığı bir ekonomi de para politikasının etkisiz olmasıdır. bu durum da merkez bankasının bağımsız bir politika izlemesi mümkün değildir. kısaca bu üç değişken aynı anda uygulanamaz
KREDİ TAYINLAMASI: geçerli faiz oranından bireylerin borç alabilecekleri para miktarının sınırlandırılmasıdır. kredi tayınlanmasına başvurulmasının başlaıca sebepleri verilen keredilerin geri ödenmemesi ve asimetrik bilgi sorunudur. asimetrik bilgelenme de; ahlaki tehlike( kredinn amacından başka yerde kullanılması) ve ters seçim ( krediye en çok ihtiyacı olanın geri en zor ödeyebilecek olması) dir…
HİSTERESİZ ETKİSİ: Bir değişkenin geçici olarak bir dışsal güce duyarlı olduğunda dışsal güç ortadan kalksa bile değişekenın eski düzeyine geri dönmemesi olayıdır. örnek:geçici bir şokun işsizlik oranının yükseltmesıne rağmen şokun ortadan kalkmasına rağmen işsizlik oranlarının eski seviyesine dönememesi
tercihlerde benzerlik tezini kim geliştirmiştir. LİNDER
Faktör donatım tezinib geçersizlini ortaya çıkaran paradoksun adı nedir. LEONTİEF PARADOKSU
Teknoloji açığı hipotezını kim bulmuştur. POSNER
Klasik iktisatçılardan dış ticarette talep koşullarına ilk kez yer veren J.S. MİLLdir
Singer-Prebisch tezi;uzun dönemde ticaret hadlerinin, tarım ürünü ihraç eden gelişmekte olan ülkeler aleyhine ve sanayi ürünü ihraç eden sanayileşmiş ülkeler lehine değişeceğini savunan tez.
Neo-Klasikler;
– Aksak rekabetin olumsuz sonuçlarının ortadan kaldırılmasını savunur.
– Pozitif dışsallığın bulunduğu alanlardaki faaliyetlerin devletçe desteklenmesini, negatif dışsallığın bulunduğu faaliyetlerin de ya bizzat devletçe yapılmasını ya da bu faaliyetleri yapan özel birimlerin düzenleyici vergiler gibi kurallara tabi tutulmalarını savunurlar.
– Pozitif içselliğin söz konusu olduğu faaliyetlerin KİT’ ler aracılığıyla bizzat devletçe yerine getirilmesini savunurlar.
– Tam kamusal mallar dışında yarı kamusal, doğal tekel, merit/demerit malların da kısmen devletçe üretilmesini savunurlar.
– Emek-değer teorisinden ziyade malların faydalılık dereceleri üzerinde durmuşlardır.
– Toplumsal uyumun sınıflararası ilişkilerden değil, bireysel faydadan kaynaklandığı savunurlar.
– İktisadi faaliyet ve teorilerin matematiksel analizini yapmışlar, bunun için daha çok akılcı, soyutlayıcı statik denge analiz yöntemlerini kullanmışlardır.
Francis EDGEWORTH
Neo-Klasik iktisadın önde gelen temsilcilerinden olan F.Edgeworth;
– Faydacı Felsefe’ ye bağlı kalarak fayda-zahmet ilişkisini matematiksel analizlerle açıklamıştır.
– Sayısal (kardinal) fayda yerine sırasal (ordinal) faydanın geçerli olduğunu, çünkü faydanın ölçülemediğini savunmuştur.
– Faydanın belirlenmesinde kayıtsızlık eğrilerini kullanmıştır.
– Edgeworth’e göre bireysel ve toplumsal faaliyetin amacı; faydanın maksimumlaştırılması olup bu, ancak tam rekabet şartlarında mümkündür.
Alfred MARSHALL
Cambridge Okulu’ nun temsilcilerinden olup Neo-Klasik Okulun en önemli temsilcilerinden biridir.Marshall’ın görüşleri şöyledir:
– Klasikler, malın değerini belirlemede sadece arzı, Neo-Klasikler sadece talebi dikkate alırken Marshall, bu iki görüşün sentezini yaparak değerin, kısa dönemde talebe, uzun dönemde arza göre oluştuğunu savunmuştur.
– Rant kavramını yeniden ele alarak quasi-rant (rant benzeri) kavramını öne sürmüştür. Bu rant, kısa dönemde üretim faktörlerinin hemen arttırılamamasından doğar. Üretim faktörleri ve üretim miktarı sabitken, faktör talebi artınca faktör fiyatları normal faktör fiyatlarında daha yüksek olacak, bu fiyat farkı Quasi-rantı doğuracaktır.
– İlk kez talep esnekliğini ileri sürmüştür. Talep esnekliği, fiyat değişiklikleri karşısında talep, değişmelerinin değerini belirler.
– Marshall’a göre para sadece bir mübadele aracıdır.
Arthur Cecil PIGOU
Cambridge Okulu’ nun temsilcilerinden olan Pigou’ya göre;.
– Servet ekonomisini ve refah ekonomisi birbirinden farklıdır. Refah ekonomisi, faydanın maksimuma varışıdır.
– Ekonomik dalgalanmalar psikolojik ve ekonomik faktörlerin etkisi altındadır. Psikolojik faktörler, tam rekabet şartlarını bozarken ekonomik faktörler, parasal dalgalanmalar oluşturur.
– İstihdam oranı, ücretlerin fonksiyonudur (N = f (W)). Ücretler düştükçe tam istihdam sağlanacaktır çünkü ücretlerin inmesi maliyetleri azaltacağından yatırım ve verimlilik artacaktır.
Pierro SRAFFA
Sraffa, Neo-Klasik iktisatçılardan biri olmakla beraber Neo Klasikleri şu noktalarda eleştirmiştir:
– Piyasalarda tam rekabetten ziyade eksik rekabetin bulunduğunu savunur. Sraffa’ ya göre A. Marshall’ ın tam rekabeti temel alan modelinde, tüketicilerin mal satın alırken malı kimden aldıkları konusunda «kayıtsız olmadıkları» noktası dikkate alınmaz. Halbuki bu durumda tüketiciler kayıtsız değildir. Bu, tam rekabeti bozan bir unsurdur.
– Marshall, pozitif dışsallığın bir sanayideki tüm firmaları eşit ölçüde yararlandırdığını böylece, firma dengesinin azalan getiri-artan maliyet ile sağlandığı sonucuna varıyordu. Sraffa ise dış faydaların tüm firmaları eşit ölçüde etkilemediğini ileri sürerek firma dengesinin azalan getiri-artan maliyetle değil negatif eğimli talep eğrisiyle belirlendiğini savunur.
– Neo-Klasikler’ e göre marjinal verim, üretim faktör oranlarındaki ve ölçekteki değişmeye bağlıdır. Sraffa ise marjinal verimin bu unsurlara bağlı olmayan evrensel kurallarla belirlenmesini savunur.
– Neo-Klasikler, üretimin tek yönlü (üretim faktörlerinden tüketim mallarına doğru) olduğunu varsayarken Sraffa, aynı malın hem tüketim malı hem üretim faktörü olabileceğini göstermiştir.
– Neo-Klasikler üretim faktörü fiyatı ile mal fiyatının birbirinden bağımsız olduğunu savunurken, Sraffa bu unsurların karşılıklı etkileşim içinde olduğunu belirlemiştir.
Edward CHAMBERLIN
Neo-Klasik iktisadın önde gelen temsilcilerinden Chamberlin’in bazı görüşleri şöyledir:
– Chamberlin’e göre tam rekabet modelinde firma için talep eğrisi sonsuz esnektir. Eksik rekabette ise her firma kendi malında tekel olduğundan talep, sonsuz esnek değildir.
– Chamberlin, firma dengesinden grup dengesine geçişi incelenmiştir. Grup dengesini; tüm firmaların maliyet ve talep fonksiyonlarının aynı olduğu varsayımı altında belirlemiş, böylece tüm grubu, tüm firmaları temsil eden tek firma ile ele almıştır.
Knut WICKSELL
İsveç Okulu’ nun temsilcilerinden olan Wicksell, Klasikler’ i ekonomik dalgalanmaların oluşturduğu problemleri incelemedikleri için eleştirmiştir. Yazarın temel görüşleri şöyledir:
– Wicksell’ e göre fiyat dalgalanmaları; reel ve piyasa faiz oranlarının farklı olmasından, tasarruf ve yatırım eşitliğinin bulunmamasından, fiyatlar genel düzeyinin istikrarsızlığından kaynaklanır. Reel ve piyasa faiz oranları eşitliği, tasarruf-yatırım eşitliği sağlanıp fiyatlar genel düzeyi istikrara kavuştuğunda problem çözülür.
– Wicksell, reel faiz piyasa faizi ayırımını yapmıştır. Reel faiz; tasarruf arzı ve sermaye talebine göre oluşur. Piyasa faizi ise kredi (para) arzı ve talebine göre belirlenir.
– Say’ in Mahreçler Kanunu’ nu eleştirmiştir. Denge, arz = talep (tasarruf = yatırım) arasında değil, reel faiz = piyasa faizi durumunda gerçekleşir.
Joseph SCHUMPETER
Önemli Neo-Klasik yazarlardan J.Schumpter, konjonktür dalgalanmaları modelini incelemiş, bu dalgalanmaların para-kredi düzeninin işleyişine bağlı olduğunu ileri sürerek girişimci sınıfı ön plana çıkarmıştır. Modelde; teknik yenilik olmadan büyüme, girişimci olmadan teknik yenilik olamayacağı belirtilmiştir. Girişimcilerin kredi taleplerinin artması konjonktürün genişlemesine yol açar. Bu safhada genişleyen ve artan karlar yerini bir süre sonra (girişimci borçlarını ödedikçe) kredi dalgalanmalarına ve zarara bırakır. Böylece daralma safhasına girilir. Schumpeter, para-kredi politikalarının ekonomik istikrarı
Teklif eğrisi — MARSHALL
-Azalan verimler yasası— RİCARDO
-Dış ticarette talep koşulları—J.S Mill
-Fırsat maliyeti———G.haberler
-Sınırsız emek arzı ile büyüme modeli——-LEWİS
-Sınırlı emek arzı ile büyüme modeli——-NURKSE
-Az gelişmişliği yoksulluk kısır döngüsü tezi :—– NURKSE
-Dengesiz büyüme modeli——– Hırschaman
-Dengeli büyüme modeli —––NURKSE
*-Yoksullaştıran büyüme modeli—-J. Bhagwati
fayda kuramının öncüsü: jeremy benetham
azalan marjinal fayda: Gossen
Marjinal faydanın öncüsü : jevons
dışsallıkın ilk tanımını yapan : A smith
dışsallığı ilk inceliyen : Wicksell
dışsallığı ilk ölçmeye çalışan : Marshall
iktisatta ilk profesor Malthus
*Genel denge analizi ; WALRAS
Kısmi denge analizi ; MARSHALL
Neo rikardocu analizin en önemli temsilcisi :SRAFFA
Genel teori kitabı ; KEYNES
Milletlerin zenginliği kitabı ; A.SMİTH
servet uyumu teorisi : MELTZER-BRUNNER
Monopolcü rekabet piyasasının öncüleri ; ROBİNSON VE CHAMBERLİN
*İçsel Büyüme Teorisi: Ekonomi literatüründe içsel büyüme
teorisinin temellerinin Romer ve
Lucas’atmıştır
rasyonel beklenti : j. muth
adaptif beklenti: philip cagan
mutlak gelir hipotezi : keynes
nisbi gelir hipotezi : duessenbery
yaşamboyu gelir hipotezi : andu -modiglani
sürekli gelir hipotezi : friedman
rassal yürüyüş : hall
işçi yanılma modeli : MONETARİSTLER. .geliştiren M.FRİEDMAN
firma yanılma modeli : YENİ KLASİKLER. .geliştren E.LUCAS
*Yarışabilir piyasalar :WİLLİAM J.BAUMOL
mutlak rant –diferansiyel rant : RİCARDO
–TEKELCİ REKABET–
yeni firma girdi firma çıktı
firma tlalep eğrisi SOLA SAĞA
piyasa talep eğrisi YATAY DİKEY
Marjinal ikame oranınn malların fiyatları arasındaki orana eşit olması :BİRİNCİ DERECE TÜKETİCİ DENGE KOŞULU
-Kayıtsızlık eğrisinn orjine göre dış bükey olması: İKİNCİ DERECE TÜKETİCİ DENGE KOŞULU
–Ronald Coase tarafından 1960 yılında geliştirilen ve Coase Teoremi olarak bilinen teoreme göre, dışsal ekonomilerde mülkiyet hakları tesis edilirse mübadele maliyetinin sıfır olması koşuluyla tarafldan biri diğerinin zararını karşılayarak sosyal optimuma ulaşılır ve ekonomik etkinlik sağlanır. Mülkiyet hakkının hangi tarafa tahsis edildiği ekonomik etkinlik açısından önem taşımamakta, ancak faydanın taraflar arasındaki dağılımını etkilemektedir..
iKTİSAT OKULLARI
MERKANTİLİSTLER: …JEAN BODİN… THOMAS MİLES…MONTAİGNE…THOMAS MUN….ANTONİA SERRA..JEAN BAPTİSTE COLBERT…
FİZYOKRATLAR: FRANÇOİS QUESNAY…TURGOT..MİRABAU..BAUDEAU…NEMOURS..
KLASİKLER: ADAM SİMİTH..RİCARDO…MALTHUS…SAY…MİLL..MARX
NEOKLASİKLER:
STANLEY JEVONS…C.MENGER…EDGEWORTH..MARSHALL..WALRAS..PARETO..İ.FİSHER..
A.C.PİGOU…
YENİ KEYNESYENLER: M.PARKİN..A.OKUN..S.FİSHER..E.PHELPS..J.TAYLOR..J.STİGLİTZ..A.BLİNDER..J.YELLEN..G.MANKİW..G.AKERLOF..O.BALNCHARD..L.BALL…D.ROMMER
NEO-KLASİK KEYNESYENLER:
J.HİCKS…F.MODİGLİANNİ…LİPSEY…MUNDEL-FLEMİNG..A.HANSEN..P.SAMUELSON..
DENGESİZLİK KEYNESCİLİĞİ: R.CLOWER..A.LEİJONHUFVUD..
*POST KEYNESYENLER:
MİCHAEL KALEKCİ..SİDNEY WEİNTRAUB..PAUL DAVİDSON..JOAN ROBİNSON..KALDOR..SHACKLE..ROY HARROD
MONETARİSTLER:
M.FRİEDMAN..KARL BRUNNER..ALLAN MELTZER..ALLAN WALTERS..,
*YENİ KLASİK:
JOHN F.MUTH…ROBERT LUCAS…ROBERT BARRO…THOMAS SARGENT..NEİL WALLACE..
ARZ YANLI İKTİSAT: A.LAFFER
KAMU TERCİHİ TEORİSİ: JAMES BUCHANAN..GORDON TULLOCK..
REEL KONJONKTÜR TEORİSİ:KYDLAND..PRESCOTT..KİNG..PLOSSER..
artık değer: MARX