Devlet memurlarının parmak izinin alınması yöntemiyle mesai takibi yapılabilir mi? Parmak izi taranma sistemi vasıtasıyla memurların parmak izlerinin alınması yasal mıdır? İşte cevabı…
Mesai takibinin, memurların parmak izinin alınması suretiyle yapı Devlet memurlarının parmak izinin alınması yöntemiyle mesai takibi yapılabilir mi? Parmak izi taranma sistemi vasıtasıyla memurların parmak izlerinin alınması yasal mıdır? İşte cevabı…
Mesai takibinin, memurların parmak izinin alınması suretiyle yapıldığı bir kurumdaki uygulamaya karşı açılan davada, Danıştay; personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “parmak izi taranma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğu ve uygulamaya ilişkin yasal dayanağın da olmadığından hareketle, uygulamanın hukuka uygun olmadığına hükmetmiştir.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2013/872
Karar No: 2015/10546
Teniyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü – ANKARA
İsteğin Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 30/11/2011 günlü, E:2010/2667, K:2011/2412 sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : ….
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Daircsi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, davacı Sendika tarafından, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 14. Bölge Müdürlüğünde parmak izi sistemiyle yürütülen mesai takibi uygulamasının sonlandırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 18/10/2010 günlü, 618 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 30/11/2011 günlü, E:2010/2667, K:2011/2412 sayılı kararıyla; davalı idarece kurulan Parmak İzli Geçiş Kontrol Sisteminde personelin parmak izinin kriminal anlamda alınan parmak izinden farklı olduğu ve cihazla alınan parmak izinin harf, sayı ve değişik işaretlerden oluşan bir koda dönüştürüldüğü, söz konusu kod kullanılarak parmak izine ulaşmanın ise mümkün olmadığı, bu bağlamda kişilerin parmak izinden üretilen işaretlerin bireyin fiziksel olarak belirlenmesini sağlamadan uzak olduğu ve bu anlamda kişisel veri olarak değerlendirilemeyeceği, nitekim “Parmak İzli Geçiş Kontrol Sistemi”nin personel disiplinini sağlayarak verimliliği artırma, kamu hizmetlerinin kesintisiz olarak yerine getirilmesi gibi amaçlara hizmet ettiği dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı Sendika, böyle bir uygulamanın yasal dayanağının bulunmadığını ve insan haklarına aykırı olduğundan bahisle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” başlıklı 12. maddesinde; “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” hükmüne. “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı değişik 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar. Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne, “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı değişik 20. maddesinde ise, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça: kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararım el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” başlıklı 8. maddesinde, herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 99 ve devam eden maddelerinde Devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin tespitine yönelik düzenlemelere yer verilmiş olmakla birlikte, kamu görevlilerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme mevzuatımızda bulunmamaktadır.
İdarelerce, gelişen teknolojinin kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması amacıyla, kamu kesiminde kullanılmaya başlamasını doğal karşılamak gerekir. Ancak; teknolojinin kullanılarak kişisel verilerin kayıt altına alınması uygulamasının yukarıda belirtilen hükümlere uygun olması gerektiği kuşkusuzdur.
Personelin parmak izi tarama sistemi ile mesai kontrolünün yapılması durumunun, temel hak ve hürriyetler içerisinde sayılan özel hayatın gizliliği ilkesi kapsamında kişisel bilgi veya kişisel verilerin alınması kavramları içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mesai kontrol sisteminin şekli ve içeriği dikkate alındığında, sözü edilen uygulama ile kurumca amaçlanan kamu yararı arasında orantılılık bulunmadığından bu uygulama, anayasal ilke olan ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Anayasanın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği, değişik 20/3 maddesinde de, kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceğinin belirtildiği, ancak konuyla ilgili bu aşamada yasal bir düzenlemenin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Olayda, personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “parmak izi tarama sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında; uygulamanın sınırlarını usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İstanbul 2. İdare Mahkemesince verilen 30/11/2011 günlü, E:2010/2667, K:2011/2412 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen on beş gün içinde Danıştay’a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/12/2015 tarihinde oy-birliğiyle karar verildi.