Türk Dermatoloji Derneği (TDD) Sedef Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Erkan Alpsoy, Sedef hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Alpsoy, Nedeni bilinmeyen, kesin tedavisi olmayan ancak tıbbi yöntemlerle kontrol altına alınabilen sedef hastalığının geliş Türk Dermatoloji Derneği (TDD) Sedef Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Erkan Alpsoy, Sedef hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Alpsoy, Nedeni bilinmeyen, kesin tedavisi olmayan ancak tıbbi yöntemlerle kontrol altına alınabilen sedef hastalığının gelişmesinde “beta” kaynaklı boğaz enfeksiyonlarının etkili olabileceğini belirtti.
Dünyada 125 milyon insanı etkileyen, nedeni kesin olarak bilinmeyen ve tedavisi bulunmayan ancak tıbbi yöntemlerle kontrol altına alınabilen sedef hastalığının gelişiminde, halk arasında “beta mikrobu” olarak bilinen boğaz enfeksiyonlarının etkili olabileceği belirtildi.
Türk Dermatoloji Derneği (TDD) Sedef Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Erkan Alpsoy, 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, sedefin toplumda sık görülen, ataklarla birlikte genellikle uzun süre devam eden ve farklı görünümlerle ortaya çıkabilen bir hastalık olduğunu ve en çok plak tipinde görüldüğünü ifade etti.
Sedefin her iki cinste de eşit oranda ve en sık 20-30 yaşları arasında görüldüğünü dile getiren Alpsoy, hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucunda geliştiğinin düşünüldüğünü belirtti.
“Kese yapmak sedefi şiddetlendirir”
Alpsoy, sedefe yatkın kişilerde fiziksel travmalar, kaşıma, ovalama ya da yolma gibi işlemlerin, banyoda liflenme veya keselenmenin ataklara yol açabildiğine dikkati çekerek, “Çoğu hastada ılımlı güneş ışını hastalık belirtilerini iyileştirir. Bu nedenle yaz aylarında belirtiler hafifleyebilir. Buna karşın bazı hastalarda aşırı güneşlenme veya güneş yanıkları hastalığın ataklarına neden olabilir” dedi.
Sedef hastalığının her 10 hastadan 2’sinde eklem şikayetlerine neden olabildiğini belirten Alpsoy, “Son yıllardaki çalışmalar özellikle şiddetli sedef hastalığı olanlarda kalp damar hastalıkları için yatkınlığa yol açan bazı faktörlerin sık görüldüğünü göstermektedir. Bu hastalarda, yüksek kan lipitleri, tansiyon yüksekliği ve şeker hastalığına daha sık rastlanmaktadır” diye konuştu. Alpsoy, sedef hastalarında obezitenin, iltihaplı bağırsak hastalıklarının da sık görüldüğünü vurguladı.
“Alternatif tedaviler, hayal kırıklığı yaratıyor”
Alpsoy, sedef hastalığının kesin bir tedavisinin bulunmadığını belirterek, etkin uygulamalarla kontrol altına alınabildiğini söyledi.
Tıbbi tedavilerin dışında alternatif diye sunulan metotlardan kaçınılması gerektiğine işaret eden Alpsoy, “Çoğu kez çaresizlik duygusu içinde yeni bir umut olarak ve bilimsel olarak kanıtlanmış etkileri bulunmayan alternatif tedavilere sarılan hastalar, büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilmektedir. ‘Bilimsel’ etiketi ile hastalara sunulabilen bu alternatif tedavi ürünleri hastalık üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Sedef hastalığında, güvenilecek tek liman modern tıptır” uyarısında bulundu.