Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı tarafından yürütülen Kemik iliği, kan ve lenf kanserleri başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde umut olacak TÜRKÖK projesi kapsamında, bir yılda 60 binden fazla kök hücre bağışçısına ulaşıldı.
TÜRKÖK Proje Yöne Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı tarafından yürütülen Kemik iliği, kan ve lenf kanserleri başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde umut olacak TÜRKÖK projesi kapsamında, bir yılda 60 binden fazla kök hücre bağışçısına ulaşıldı.
TÜRKÖK Proje Yöneticisi Dr. Savaş Koç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2014 yılının ağustos ayında bağış almaya başladıklarını ve bir yılı geride bıraktıklarını söyledi.
Türkiye genelinde 12 bölge üzerinden 81 ilde yürütülen proje kapsamında bir yılda ulaşılan sayının memnun edici olduğunu vurgulayan Koç, “Sağlık Bakanlığı bir yıl içerisinde 50 bin bağışçıya ulaşma hedefi koymuştu. Biz 60 bin kişiye ulaşarak hedefimizi geçmiş olduk. Sayının artması hastaların da umudunun artması anlamına geliyor. Bağış almadan önce insanları mutlaka kök hücre konusunda bilgilendiriyoruz çünkü bilinçsiz yapılan bağışlar ileride sorun yaşanmasına neden oluyor” diye konuştu.
Koç, yurt genelinde kurum ve kuruluşlara, üniversitelere, özel sayılabilecek yerlere eğitim verilerek insanları kök hücre bağışçısı olmaya teşvik ettiklerini ve bu konuda bilgilendirdiklerini aktardı. Koç, şöyle devam etti:
“Kök hücre konusunda bilgilendirme çok önemli. Altyapımızı eğitim ve bilgilendirme üzerine kuruyoruz. Rakamsal hedefler de çok önemli ama bundan daha önemlisi bilinçli bağışçılara ulaşılması çünkü kişi bugün bağış yapmayı kabul edebiliyor ama 10 yıl sonra bağışçı olmayı reddedebiliyor. Verici bağış öncesinde tam olarak bilgilendirilmediği için gerçekten ihtiyaç olduğu zaman da ‘bana bunlar söylenmemişti’ diyerek bağış yapmaktan vazgeçebiliyor. Biz yürüttüğümüz proje kapsamında bağışçı adayını kök hücre bağışı nasılı yapılır, hangi aşamalar hangi süreçlerden geçilir bu konularda bilgilendiriyoruz. Bu süreçler bilinmeden yapılan bağışlar bizim için çok anlam ifade etmiyor. Şu an 60 binden fazla bilgilendirilmiş bağışçıya ulaştık. Bu da bizim için yüz güldürücü bir durum.”
“Genç bağışçıları önemsiyoruz”
Kök hücre bağışçılarının bilgilerinin uzun süre kemik iliği banka sisteminde muhafaza edildiğini belirten Koç, bağışta bulunan herkesin bankanın üyesi haline geldiğini söyledi.
Koç, bağışların 12 bölge üzerinden yürütülen 81 ildeki sabit kök hücre bağış noktalarına yapılabileceğini kaydetti. Koç, bugün bağış yapan kişiye belki 10 yıl veya 20 yıl sonra ihtiyaç olabileceğine dikkati çekerek, şunları dile getirdi:
“Bizim için bağışçıların ne kadar çok uzun süre sistemde kalabileceği önem taşıyor. 60 yaş ve üzerinden kök hücre alınmıyor ve biz de bağışçı olarak kabul edemiyoruz. 18-25 yaş arasındaki genç neslin bağışçı olmasını çok önemsiyoruz çünkü 18 yaşında kazandığımız bağışçı 40 yıla yakın sistemde kalmış olacak. 40 yıl boyunca eşleşebileceği her hastaya umut olabilecek. Gençlerimizi kök hücre bağışçısı olması için merkezlerimize davet ediyoruz. Bizim için 60 yaşını geçmemiş vatandaşlarımız da önemli çünkü kimin iliğinin kime tutacağını bilemeyiz. Bağışta bulunan kişi belki bir gün sonra, belki de 10 yıl sonra verici olabilecek. O nedenle önceliğimiz gençler olmak üzere 60 yaşına kadar her yaş grubundan bağış bekliyoruz.”
Ulaşılabilirlik çok önemli
Kök hücre bağışçılığında en önemli konuların başında ulaşılabilirlik geldiğini vurgulayan Koç, kişinin iletişim bilgilerinin sürekli güncel, kolay ulaşılabilir olmasına özen gösterdiklerini bildirdi.
Ulaşım ve iletişim sıkıntısı yaşanabileceği için gurbetçi vatandaşlardan kök hücre bağışı kabul etmediklerini aktaran Koç, şunları kaydetti:
“Bağışın Türkiye’de veya başka bir ülkede yapılmış olmasının önemi yok. Yeter ki bağış yapılsın çünkü tüm kök hücre bankaları birbirine entegre şeklinde hizmet veriyor. O nedenle kişilerin yaşadıkları ülkelerde bağış yapması daha sağlıklı bir yöntem. Türkiye’ye bir aylığına gelen gurbetçi vatandaşlarımızın adresine ulaşma konusunda sıkıntı yaşanabileceği için onların yaşadıkları ülkelerde bağışçı olmasını istiyoruz. Bağışçıya belki 20 yıl sonra ihtiyaç olacak. O zaman arandığında mutlaka o kişiye ulaşılabilmesi gerekiyor. Ondan dolayı da vericilerin iletişim bilgilerinin güncel, kolay ulaşılabilir olması önem arz ediyor.”