KPSS Coğrafya Özet Ders Notundan Kariyer Memur farkıyla ücretsiz şekilde yararlanabilirsiniz.
ÜNİTE I
UYARI! Orta Kuşakta yer almamızın yukarıda verilen sonuçlarından son maddedeki ifadede dikkat edilmesi gereken özellik Dört Mevsim Koşullarının yıl içinde belirgin olmasıdır. Ancak aynı anda gibi bir ifade kullanılmış ise bu durum özel konum özelliği olur. Çünkü Türkiye’de yer şekillerinin kısa mesafede çok çeşitli olması sıcaklık ve yağış koşullarının değişmesine neden olduğundan aynı gün içinde bile bir yerde yaşanan özellik diğerlerinden farklı olabilir.
UYARI!Türkiye’de bakı etkisi ile çelişen bazı durumlar vardır. Bunlar özelikle Karadeniz Bölgesi’nde kış aylarında kuzey yamaçların güney yamaçlardan daha sıcak olması ve Karadeniz’de kuzey yamaçlarda yerleşiminin daha fazla olmasıdır. Bu duruma neden olan faktör ise Karadeniz’in güney yamaçlarının İç ve Doğu Anadolu gibi kış aylarında karasallık etkisi ile oldukça soğuk olan bölgelere bakarken kuzey yamaçların denizel etkiye açık olmasıdır. Denize dönük kuzey yamaçlar kış aylarında daha sıcaktır ve yağış miktarı da daha fazladır bu nedenle daha yaşanılası bir ortam oluşturmuştur.
NOT! Sorularda genel olarak güneyden kuzeye doğru gidildikçe artan ve azalan “SÜRE” ifadeleri doğru verilmiş ise Türkiye’nin Kuzey Yarım Küre’de olduğunu kanıtlar.
NOT! Aynı enlem üzerinde yer alan merkezlerde “ Sıcaklık ve buna bağlı yaşanan özel konum şartları” dışındaki durumlar aynıdır. NOT!Türkiye’de aynı boylam üzerinde bulunan tüm merkezlerde;
UYARI!Bu konu ile ilgili gelen sorularda çeldiriciler şunlardır:
NOT! Kış Saati uygulaması yapıldığı bir dönemde yerel saat ile ulusal saat arasındaki farkın fazla olduğu merkezler 30° Doğu Meridyeni’nden en uzak, farkın en az olduğu merkezler 30° Doğu Meridyeni’ne en yakın merkezlerdir.
NOT! Yaz Saati uygulaması yapıldığı bir dönemde yerel saat ile ulusal saat arasındaki farkın fazla olduğu merkezler 45° Doğu Meridyeni’nden en uzak, farkın en az olduğu merkezler 45° Doğu Meridyeni’ne en yakın merkezlerdir.
NOT! Yıl Boyunca yerel saatin ulusal saatten daha geri olduğu merkezler 30° Doğu Meridyeni’nden daha batıda olan merkezlerdir.
NOT! Yıl boyunca yerel saat ile ulusal saat arasındaki değişimim en az olduğu merkezler 30° Doğu Meridyeni ile 45° Doğu Meridyeni’ne eşit uzaklıkta olan merkezlerdir.
NOT!21 Mart ile 23 Eylül arasındaki dönemde Kuzeye doğru gidildikçe gündüz süresi uzarken 23 Eylül ile 21 Mart arasındaki dönemde Güneye doğru gidildikçe gündüz süresi uzar.
NOT!Yükselti ortalamasının doğuda fazla olması nedeniyle Türkiye’de yerleşme ve orman üst sınırının en yüksek olduğu yerler de doğudadır.
NOT!Türkiye’de aynı anda dört mevsim özelliklerinin görülmesinin nedeni yer şekillerinin kısa mesafede çeşitlilik göstermesidir.
NOT!
NOT! Türkiye’nin doğrudan sorunlarını tamamı komşuları iledir. Sınır komşusu olmadığımız bir ülkeyle doğrudan sorunumuz yoktur. NO! Türkiye’nin son açılan sınır kapısı Üzümlü’dür. Hakkâri üzerinden Irak’a geçişi sağlar. Nisan 2014.
Türkiye’nin düz bölgesi Güneydoğu Anadolu’dur. Daha sonra İç Anadolu gelir. Düz bölümler Konya, Ergene ve Orta Fırat’tır. NOT! Ortalama yükseltinin fazla olduğu yerlerde haritada kahverengi tonlar fazladır. Bu yerlerde;
Türkiye’nin ortalama en yüksek bölgesi Doğu Anadolu, bölümü ise Yukarı Murat – Van’dır.
NOT! Türkiye’nin Ortalama olarak en yükseltiye sahip bölgesi Marmara’dır. En yüksek yeri Uludağ’dır. Genel olarak 500 metre ve altında yükseltiler mevcuttur. Bu nedenle Marmara gerek hidroelektrik üretim gerekse potansiyelinde son sıradadır.
NOT!Kuzey Anadolu Dağları Karadeniz ve Marmara’da bulunan dağların genel adıdır. Karadeniz’de Kaçkarlar, Giresun Dağları, Canik dağları, Küre, Ilgaz ve Köroğlu Dağları ile Marmara’daki Yıldız Dağları bu sistemin parçalarıdır. Toroslar ise batı, Orta ve Güneydoğu Toroslar olarak üçe ayrılır. Batı’da Sultan, Geyik, Bey dağları, Orta’da Aladağlar ve Bolkarlar yer alır.
NOT! Akdeniz Bölgesi’nde yer alan Amanos ( NUR) dağları oluşum itibariyle kırık dağıdır. Bu dağ horst iken Amik Ovası bir grabendir.
NOT! Orta Karadeniz’deki Canik dağları kıyı şeridine göre paralel olmasına rağmen Doğu ve Batı Karadeniz’deki diğer dağlardan yükseltileri az olduğu için ayrılır. Dağların yükseltisi az ve dağlar daha geride olduğundan yağış miktarı azalmış, delta oluşumu kolaylaşmış ve ulaşım iç kesimlere daha kolay gelişmiştir.
UYARI! Dağ oluşumun kırık olması kıyıya dik uzanması gibi bir anlam çıkartmaz. Dağın oluşumu ne olursa olsun kıyı şeridine göre farklı uzanış gösterebilir. Örnek: Menteşe ve Amanos dağları kırık dağlarıdır ve kıyı şeridine göre paralel uzanış gösterirler.
NOT! Dağların kıyı şeridine göre dik uzanış gösterdiği yerlerde;
NOT! Türkiye’nin volkanizma ile oluşan dağları şunlardır:
Yukarıdaki iki madde de verilen dağların ortak özellikleri uzanış doğrultularının kuzeydoğu – güneybatı yönlü olmasıdır. Bu durum bu doğrultular boyunca uzanan kırık hatlarından volkanik malzemenin çıkmış olmasıdır.
UYARI! Uludağ Marmara Bölgesi’nde bulunan bir volkanik birikimdir. Ancak Uludağ volkan değildir. Çünkü Uludağ oluşturan kütle yer altında soğuma ile oluşmuştur. Uludağ bir iç püskürük oluşumdur. Yeryüzünün aşınımı ile kütle açığa çıkmıştır.
NOT! Volkanik sahalar özellikle tarım ve turizm açısından önemlidir. Tarımsal anlamda verimli topraklar oluşturmuşlardır. Özellikle bağcılık ve yumru kök bitkilerin gelişmesi için elverişlidirler. Turizm açısından katkıları ise peribacaları oluşumu ve kış turizmi anlamındadır.
NOT! Türkiye’deki dağlar genel olarak doğu – batı doğrultuda uzanır. Nedeni kıtaların Anadolu’yu güney – kuzey yönlü sıkıştırmasıdır. Dağların uzanış doğrultusu daha çok doğu – batı yönlü olduğu için;
NOT! Türkiye’de platoların geniş alan kaplamasının nedeni IV. jeolojik devirde yaşanan toptan yükselme ve akarsu ağının sık olmasıdır. İç Anadolu Bölgesi en fazla plato bulunan bölgedir.
NOT! Günümüzde ovalar yanlış kullanımlar nedeniyle kirlenmiştir. Kirlilik batıda daha fazla iken doğuya doğru azalır. Bu kirliliğin nedenleri şunlardır:
NOT!Graben alanları çökmeler nedeniyle tektonik ovalar olarak nitelendirilirken karstik ovaların diğer adı polyelerdir. Polyeler sadece karstik erime değil aynı zamanda tektonik çökme sonucu da oluşmuştur. Bu nedenle karma oluşum ovalara örnektir.
UYARI! Delta ovaları akarsu ağızlarında oluşan kıyı ovaları iken kıyı ovalarının hepsi delta değildir.
NOT! Türkiye’de aktif fay hatları ile,
UYARI! Türkiye’de tektonizma açısından en durgun yerler şunladır:
NOT! Batı Akdeniz’den denize dökülen akarsuların deltası yoktur. Nedeni geçtikleri arazinin karstik olmasıdır. Karstik arazilerde akarsular su içinde eriyebilen kayaçları bünyelerine alırlar bu nedenle alüvyon kıyıya gidemediği için delta oluşumu yoktur.
NOT! Aydın kenti, Aydın Dağları’ndan gelen akarsuların oluşturduğu bir birikinti konisi üzerinde kurulmuştur.
UYARI! Menderes adı verilen şekil, akarsuların hem aşındırma hem de biriktirme şeklidir. Akarsular eğimin azaldığı yerlerde hız kazanmak için kıvrımlar yaparlar bunlara menderes adı verilir. Ege’de grabenler içinde akan ırmaklar ile diğer bazı akarsuların delta ovasında menderesler bulunur. Menderesler yapan akarsuların;
NOT! Türkiye’nin iç kesimlerinde yaygın olan karasallık nedeniyle yaşanan fiziksel çözülme iç kesimlerde rüzgarın yeryüzünü şekillendirici etkisini artırmıştır. Rüzgar şekillendirmesinin fazla olduğu yörelerin ortak özellikleri şunlardır:
NOT! Türkiye’de yukarıda verilen şartlara en uygun olan İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da yeryüzünün şekillenmesinde rüzgar belirgin şekildedir. İç Anadolu’da Konya ve kayseri çevresinde, Güneydoğu Anadolu’da güneydeki ovalar bölgesinde şekillendirici etki daha yaygındır. Ayrıca rüzgar etkisiyle delta kenarlarında kumsallar oluşmuştur.
UYARI! Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki dağlarda buzul şekillerine rastlanmaz. Nedeni yükseltilerinin IV. jeolojik devirdeki buzul sınır olan 2200’den daha düşük olmasıdır.
NOT! Obruk olarak bilinen bir diğer oluşum ise yer altı sularının çekilmesi sonucu ortaya çıkan çökme boşluklarıdır. Konya Ovası’nda aşırı yer altı suyu kullanımına bağlı yaşanan obruk oluşumları mevcuttur. Bu alanda uygulanan KOP ( Konya Ovası Sulama Projesi) ile birlikte yer altı suyu yerine yöredeki ırmaklar sulamada kullanılacağından obruk oluşumu azalacaktır.
UYARI! Türkiye’de Dünya üzerinde görülen kıyı tiplerinden;
NOT! Gerçek sıcaklık ile indirgenmiş sıcaklık arasında fark olmayan merkezler yani gerçek sıcaklığı indirgenmiş sıcaklığına eşit olan merkezler deniz kıyısındadır. UYARI! Türkiye’de herhangi bir bölge, yöre veya kentin sıcaklığı hesaplandığında indirgenmiş sıcaklık ise, sıcaklık dağılışında yükselti etkisi yok edilmiş demektir. Bu nedenle o yerlerin sıcaklığının dağılışı üzerinde etkisi kalmayan faktör yükseltidir. Diğer bütün faktörlerin etkisinden söz edilebilir. NOT! Atmosfer’de yaşanan ısı birikimi nedeniyle açıklanabilecek durumlar şunladır:
NOT! Türkiye’de yağış miktarı oldukça az olduğundan kuraklık yaşayan yöreler şunlardır:
NOT! Türkiye’nin tüm yörelerinde yaşanacak olan aynı orandaki bir kuraklıktan en fazla etkilenecek olan bölge Güneydoğu Anadolu’dur. Bu yörede buharlaşmanın daha da şiddetlenmesi ve muhtemel yağış azlığı nedeniyle kuraklık etkileri daha da belirginleşecektir. NOT! Akdeniz ve Ege kıyılarında kış ayları yağışlı olmasına rağmen yaz aylarının yağışsız olması ve sıcaklığın yüksek olması nedeniyle kuraklık oldukça belirgindir.
UYARI! Türkiye’de kuraklıktan en az etkilenen bölge Karadeniz’dir. Nemlilik nedeniyle yaz sıcaklıklarının düşük olması ve yıl boyunca yağış düşmesi belli bir kurak mevsimin olmasını engellemiştir.
NOT! Türkiye’de aynı oranda yaşanacak olan bir don olayından en çok olumsuz olarak etkilenecek olan bölge Akdeniz’dir. Bu yörede özellikle kış ılıklığı isteyen zeytin, muz, turunçgiller ve sebzeler sıcaklığın 0°C’ın altına inmesi nedeniyle tahrip olacaktır. NOT! Türkiye’de etkili olan yerel rüzgârlardan kuzeyden esenlerin sıcaklığı azaltıcı, güneyden esenlerin artıcı etki yapması Türkiye’nin Kuzey Yarım Küre’de yer aldığının kanıtıdır.
NOT! Anadolu’da kırsal kesim meskenlerinde genellikle kuzey cephedeki duvarların daha kalın olduğu ve pencerelerin daha küçük olduğu görülür. Ayrıca mesken girişleri ve balkonlar kuzey cephelere denk getirilmez. Bu durumların nedeni kuzeyden esen ve sıcaklığı düşüren rüzgârların etkisini kırmaktır.
NOT! Samyeli rüzgârına keşişleme de denilmesinin nedeni Uludağ’dan kaynaklanmaktadır. Uludağ’ın eski adı keşiş dağıdır. Uludağ’dan Bursa ve Güney Marmara’ya doğru esen sıcak rüzgâra keşişleme denilmektedir. Yani rüzgârların geldikleri yön o isimle anılmalarına neden olmaktadır. UYARI!Türkiye’de meltem rüzgârlarının dört tipi de görülür. Nedenleri;
NOT! Ege Denizi’nde yaz aylarında poyraza benzeyen meltemlere verilen isim ETESİEN’dir. Yunanlılar eskiden bu rüzgârlara ticaret rüzgârı anlamına gelen etesia demişlerdir.
UYARI! Fön rüzgârının etkili olduğu yerlerde yarattığı olumsuz etkilere rağmen bazı olumlu durumlar üzerinde fön rüzgârının payı vardır. Doğu Karadeniz’de Rize çevresinde Turunçgil yetişmesini sağlayan fön rüzgârıdır.
NOT! Avusturya Alplerinde fön rüzgârına verilen isim Türk Rüzgârı’dır. Anadolu’da “Bakır Sattıran” adı ile bilinir. Fön etkisi nedeniyle tarım ürünlerinin kuruması çiftçilerin evlerindeki bakırı satarak geçinmelerine neden olduğu için bu isim verilmiştir.
UYARI! Mutlak nem dağılışında dikkat edilmesi gereken özellik sıcaklık farklarıdır. Çünkü sıcaklık farklarının az olduğu kıyı bölgeleri mutlak nem sayesinde bu özelliği kazanır. Karasal yerlerde mutlak nem azlığı nedeniyle aşırı ısınma ve aşırı soğuma yaşanır. UYARI! Sisin bu olumsuz etkilerinin yanında bazı olumlu etkileri de vardır. Bunlar özellikle tarım ve dağlar üzerinde gelişen alpin çayırlar üzerindedir. Bitkilerin nemlenmesini sağlar. NOT!Türkiye’de güneşlenme süresi;
NOT! Yağmurlar sağanak şeklinde düştüğünde toprağa sızamadan harekete geçer sel ve taşkına neden olur. Ancak uzun süreli ve çisenti şeklinde ise toprağa sızarak yer altı suyunu besler bitkilere fayda sağlar. NOT!Kar şeklinde düşen yağışlar ilkbaharda sıcaklığın artmasına bağlı olarak erimeye başlar. Yavaş gerçekleşen bu erime toprağa daha fazla su sızmasına neden olur. Böylelikle yer altı su rezervi artar bitkiler için fayda sağlanır. Ayrıca bir yörede bir hava kütlesi yağmur bırakırken, aynı hava kütlesi başka bir yere kar bırakıyorsa iki yöre arasında yükseltiye bağlı sıcaklık farkı var demektir.
NOT! Dolu, hızlı yükselen ve sıcaklığın 0°’ın altına aniden inmesiyle oluşur. Etkili olduğu dönemde sorunlara neden olur. Büyük boyutlarda düştüğünde araçlara zarar vermekte ve tarım ürünlerinde tahribata neden olmaktadır.
NOT! Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında dağların kıyı şeridine göre paralel uzanması nedeniyle yağış miktarı Ege kıyılarından daha fazladır. Bu duruma bağlı olarak Ege’nin güneyi ile kuzeyi arasında da yağış farkları vardır. Menteşe kıyılarında dağlar kıyıya paralel olduğundan kuzeyde dağların dik uzandığı yerlerden daha fazla yağış alır. NOT! Çevresine göre daha yüksekte kalan Erzurum – Kars çevresi Iğdır Ovası’ndan daha fazla yağış alır. Hakkâri çevresi Güneydoğu Anadolu’nun doğusundan yüksek olduğundan daha fazla yağış alır. Ayrıca Doğu ve Batı Karadeniz Orta Karadeniz’den daha fazla yağış alır. Çünkü Orta Karadeniz’deki Canik Dağları’nın yükseltisi daha azdır.
NOT! Türkiye’nin 250 mm ile en az yağış alan yeri Tuz Gölü çevresidir. İç Anadolu’nun etrafının yüksek dağlarla çevrili olması denizel etkinin iç kesimlere sokulmasını önlemiştir. Ayrıca hava kütleleri kara içine girdiğinde havanın ısınması ve genleşmesine bağlı doymaktan uzaklaşmaktadır bu nedenle yağış en az olmaktadır.
NOT! Akdeniz ve Karadeniz iklimleri, sıcaklık farkının az olması, yağışın fazla olması, nemli iklimler olmaları ve kış ılıklığının olması yönlerinden benzerdirler. Ancak Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimini birbirinden ayıran en önemli özellik yaz kuraklığıdır. Akdeniz’de yaz kuraklığı belirgin iken Karadeniz’de yazlar serindir.
NOT!İç Anadolu Tipi Karasal İklim ve Doğu Anadolu Tipi Karasal İklim, karasallığın şiddetli olması, yağışın kar şeklinde düşmesi, kışların soğuk geçmesi ve sıcaklık farklarının fazla olması özellikleri bakımından benzerdir. Ancak iki ikimi birbirinden ayıran en önemli fark yaz kuraklığıdır. İç Anadolu Tipi Karasal İklimde yaz ayları oldukça kurak iken Doğu Anadolu Tipi Karasal İklimde yazlar serin ve yağışlıdır. NOT! Artezyenlere Türkiye’nin kuraklık şiddetinin fazla olduğu iç bölgelerinde yaygın olarak rastlanır. Yağış miktarının fazla olduğu Karadeniz’de bol miktarda yüzey suyunun bulunması artezyenlere daha az gerek duyulmasına neden olmuştur.
NOT! Türkiye’de kırıklı yer yapısının yaygın olması nedeniyle fay kaynaklarına yaygın olarak rastlanır. Fay kaynaklarının kullanım alanlarından bazıları şunlardır:
UYARI! Karadeniz Bölgesi’nde yağış rejimi düzenli olmasına rağmen bu bölgedeki akarsuların bile rejimi düzenli değildir. Çünkü Karadeniz’deki yağışın bir bölümü kar şeklinde düşmektedir. Karlar hemen eriyip akarsuyun bünyesine katılamadığından rejim düzensizliği oluşur.
UYARI! Bir akarsuyun hidroelektrik potansiyelini artıran faktörlerden biri de taşıdığı su miktarı yani debinin yüksek olmasıdır. Ancak dikkat edilirse Türkiye akarsularının debileri oldukça düşüktür. Akarsu enerji potansiyelini artıran özellik suyun yüksekten dökülüyor olmasıdır.
NOT!Akarsular ile ilgili kısa bilgiler şunlardır:
NOT!Kapalı havza adı verilen alanların oluşmasında;
NOT! Türkiye akarsularının büyük bir bölümü en fazla suyu ilkbahar’da taşımaktadır. Bu durumun oluşmasındaki en büyük neden akarsuların genel olarak yüksek dağlık sahalardaki kar erimelerinden besleniyor olmalarıdır. NOT!Türkiye’deki doğal göllerin bazıları ile ilgili bilinmesi gerekenler şunladır:
UYARI! Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde doğal göle rastlanmaz. Nedeni yer şekillerinin sade olması nedeniyle göl oluşturacak bir çanağın olmaması ve şiddetli buharlaşmadır. NOT! Türkiye’deki göller kentleşme, endüstrileşme ve yanlış atık depolama nedeniyle kirlenmiştir. Bu kirlilik batıda fazla iken doğuya doğru azalır. Yapay Göller
Baraj Adı | Kurulduğu Akarsu | Bulunduğu İl | Enerji Üretimi ( Gw/h ) |
Atatürk | Fırat | Adıyaman | 8900 |
Karakaya | Fırat | Malatya | 7354 |
Keban | Fırat | Elazığ | 6000 |
Deriner | Çoruh | Artvin | 2117 |
Altınkaya | Kızılırmak | Samsun | 1632 |
Oymapınar | Manavgat | Antalya | 1620 |
Hasan Uğurlu | Yeşilırmak | Samsun | 1217 |
Aslantaş | Ceyhan | Adana | 569 |
Gökçekaya | Sakarya | Eskişehir | 562 |
Hirfanlı | Kızılırmak | Kırşehir | 400 |
NOT! Türkiye’de kurulan barajların kuruldukları yerlere göre kurulum amaçları şu şekildedir:
UYARI! Enerji üretme amacıyla baraj yapımının en az olduğu bölge Marmara’dır. Bölge akarsularının akış hızlarının çok az olması yükseltinin azlığı hidroelektrik potansiyel ve üretimin en az olmasına neden olmuştur. NOT!Çernozyem Topraklarının Dünya’nın en verimli toprakları olmasının nedeni üzerindeki organik madde birikiminin fazla olmasıdır. Erzurum – Kars platolarında yaz yağışları ile gelişen gür çayırlar erken gelen kış ile birlikte toprak üstünde birikir.
UYARI! Çernozyem Toprakları Dünya’nın en verimli toprakları olmasına rağmen tarımda kullanılamaz. Nedeni yöredeki iklimin tarım yapmaya uygun şartlar taşımamasıdır. Yaz kuraklığı isteyen ürünler yazların serin ve yağışlı geçmesinden kış ılıklığı isteyen bitkiler ise kışların çok uzun ve sert geçmesinden dolayı yetiştirilemez.
NOT!Kalsimorfik topraklardan olan Vertisoller ve Rendzinalar Trakya’da yaygın olarak bulunurlar. Bu topraklar ay çiçeği tarımına uygundur. Yöresel dilde bunlara verilen isim dönen topraklar veya taş doğuran toprakladır.
UYARI! Taşınmış topraklar dış kuvvetler tarafından oluşturuldukları için bulundukları alanlardaki ana kaya ve iklim özellikleri hakkında bilgi vermezler.
NOT! Bir yörede yağışın fazla olması toprakların A katmanındaki materyallerin yıkanarak B katmanında birikmesine neden olur. Bu nedenle bol yağışlı yerlerdeki topraklar tuz, kireç ve humus bakımından oldukça fakirdirler.
NOT! Bir yöredeki aşırı ve vahşi sulama gibi yanlış sulama teknikleri topraklar üzerinde tuz ve kireç birikime neden olarak toprak verimini düşürmektedir. Örneğin, Güneydoğu Anadolu’da topraklar GAP ile birlikte aşırı sulanınca buharlaşmanın fazla olması toprak üzerinde tuzlanma ve kireçlenme yaratmıştır. Bu durum toprak verimini düşürerek tarımsal üretime zarar vermektedir.
NOT! Türkiye ikliminde Karadeniz dışındaki alanlarda orman oluşumu kendiliğinden gerçekleşmez. Bu nedenle Karadeniz dışında tahrip edilen ormanlar yerine orman gelemediğinde ormanlık sahalar seyrek topluluklar halinde bulunur. Bu durum antropojen bozkır denir.
NOT! Makilerin gelişmiş bir kök sistemine sahip olmalarının nedeni karstik arazi nedeniyle yer altına çok fazla sızan sulara erişmeye çalışmalarından, tüylü gövde ve yapraklar sıcaklık nedeniyle yaşanan terlemeyi azaltmaya çalışmalarındandır.
NOT! Kızılçam ormanlarının Dünya üzerinde en fazla alan kapladığı ülke Türkiye’dir. Ayrıca orman ağaçları içinde en fazla alan kaplayan ağaç kızılçamdır.
NOT!Meşe, iklim seçiciliği en az olan ağaç türlerinden biridir. Bu nedenle Türkiye’nin her bölgesinde rahatlıkla yetişen ağaç meşedir. Türkiye’de ağaçlandırma çalışmalarında en çok tercih edilen ağacın meşe olmasının nedeni de Türkiye’nin tüm iklimlerine uyum sağlamasıdır.
NOT! Türkiye’de ormanların bölgelere dağılımını belirleyen faktör nemliliktir. Nemin yüksek olduğu kıyılarda ormanlar daha geniş alan kaplarken iç bölgelerde nemlilik düşük olduğundan orman oranı oldukça azdır.
NOT! Orman alt sınırını belirleyen faktör NEM Orman üst sınırını belirleyen faktör ENLEM’dir.
NOT! Türkiye’nin günümüz iklim koşulları %90 orman oluşturacak düzeydedir. Ancak tahribatlarla bu oran %28’e düşmüştür. Bu ormanların korunması amacıyla bazı ormanlık sahalar milli park ilan edilerek koruma altına alınmıştır. 1958 yılında ilan edilen Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlık Milli Parkı buna en güzel örnektir.
NOT! Sığla ağaçları endemik türler içinde en önemlilerdendir. Köyceğiz Gölü çevresinde bulunan bu ağaçlardan elde edilen sığla yağı kozmetik sanayisinde kullanılır. Bu nedenle tahribata uğrayan sığla ağaçlarını koruma projesi geliştirilmiştir. NOT! Türkiye’de endemik türlerin en fazla bulunduğu yerler Toroslar’dır.
NOT! Su kirliliğinin akarsular ve göllerde yoğun olarak hissedildiği yerler daha çok batıdadır. Bu alanda yaşanan yoğun atıkların depolanma sorunu kirleticilerin doğrudan suya bırakılması sonucunda ortaya çıkmaktadır. NOT! Türkiye’de su kirliliğinin yüksek olduğu akarsu, göl ve kıyılar şunlardır:
UYARI! Türkiye’nin en temiz akarsuyu Zap Suyu’dur. Kentleşme ve endüstrileşmeden en uzak olan Hakkâri’deki bu akarsu dağlık sahalardan geçmektedir. Türkiye’nin en temiz körfezi Saros Körfezi’dir. Ege’deki bu körfez Çanakkale’nin batısında bulunur. Gelibolu şehitliği nedeniyle kentleşmenin az olması ve Dünya’da kendi kendini yenileyebilen sayılı körfezden biri olması nedeniyle oldukça temizdir.
NOT! Türkiye’de toprak kirliliği, tuzlanma ve kireçlenme gibi sorunlar oldukça fazladır. Örneğin GAP ile birlikte Güneydoğu Anadolu’da yapılan aşırı ve kontrolsüz sulu tarım toprakların tuz tabakası ile bazı yerlerde
NOT! Bir yerde hava kirliliğinde yaşanan artış beraberinde bazı sorunlar ortaya çıkarır. Bunlardan en önemlisi hava kalitesinin düşmesine bağlı olarak ortaya çıkan sağlık problemleridir.
NOT! Türkiye’de doğal gazın ısınmada yeterince kullanılmaması nedeniyle özellikle büyükşehirlerde Londra tipi hava kirliliği oldukça fazla görülmekteydi. Günümüzde bu kirliliğin azalmasının en önemli nedeni ısınmada kullanılan yakıtın değişmesidir. UYARI!Türkiye’de göçme – çökme depremlerinin oluşumunda insan etkisi olduğu unutulmamalıdır. Özellikle maden ocaklarında ve yol yapımlarında kullanılan dinamit patlatmaları bu tür depremlere neden olmaktadır.
UYARI!Türkiye’de aktif volkan olmadığından volkanik depremler görülmez. NOT! Nüfusun büyük bir bölümü birinci derecede deprem alanlarında yaşamaktadır. Nedeni ise genellikle Faylanma sonucu oluşan tektonik ovaların yerleşim ve tarım için uygun düzlükler olmasıdır. NOT! Türkiye’de heyelan olaylarına en fazla doğu Karadeniz Bölümü’nde rastlanılmaktadır. Bu alanda heyelan oluşumu için gerekli faktörlerin hepsi mevcuttur.
NOT! Türkiye’deki heyelanların mevsimlere göre dağılımında %65 ile ilkbahar birinci sıradadır. Nedeni ise kar erimeleri ile birlikte toprağın suya doyması ve kayganlığın artmasıdır.
UYARI! Heyelan önlenemez bir afettir. Heyelanın görüldüğü yörelerde etkileri azaltılabilir. Bunda da en önemli çalışma heyelan riski olan yerlere yerleşmemek eğer mevcut yerleşme varsa taşımak gerekir.
UYARI! Bitki örtüsü heyelan değil erozyonu önleme de dikkate alınması gerekir. Heyelanda toprak üstündeki bitki örtüsü ile birlikte hareket ettiğinden bitki önleyici değildir.
UYARI! Akdeniz’de bol yağış, kar erimesi ve kuvvetli eğim olmasına rağmen heyelan riski oldukça düşüktür. Nedeni karstik arazi yapısıdır. NOT! Türkiye’de batıdan doğuya doğru gidildikçe taşkın riski azalır. Nedeni doğuya doğru akarsuların yatak eğimlerinin artmasıdır. Derin yataklar içinden akarsuların çevrelerine çıkmaları daha zordur.
NOT! Türkiye’de en çok taşkına neden olan akarsular Asi, Meriç, Ergene ve Gediz’dir. Ortak özellikleri yatak eğimlerinin oldukça az olmasıdır.
NOT! Çığ sonucunda doğal bitki örtüsünün zarar görmesi ve kış turizminin olumsuz etkilenmesi gibi iki önemli durum oluşur.
UYARI! Karadeniz’in kuzeye bakan yamaçlarında yüksek eğim ve kar yağışı olmasına rağmen çığ riski oldukça düşüktür. Bu durumun nedeni bitki örtüsünün oldukça gür olmasıdır. Bu nedenle Karadeniz’de çığ görülen alanlar bitkinin cılız olduğu güney yamaçlardır. NÜFUS NOT! 1927 yılı sayımı ilk nüfus sayımı olma özelliğinin yanı sıra başka bir özelliğe de sahiptir. Sadece bu sayımda nüfus artış hızı bulunamamıştır. Daha önce herhangi bir sayım olmadığı için nüfus artış hızı tespit edilememiştir.
UYARI! 1997 yılında bu karar ile çelişen bir nüfus sayımı yapılmıştır. Ancak bu sayım tüm yaş gruplarını kapsamamıştır. Ara seçim yapılacağından ve seçmen kütükleri belli olmadığından yalnızca oy kullanacak nüfus sayılmıştır. Nüfusun tamamına ilişkin bir yapısal özellik tespiti yapılmamıştır.
UYARI!2007’deADNKS’ye geçilmesi ile birlikte 2010 yılında yapılması gereken evde sayım yapılmamıştır.
UYARI! Nüfus artış hızını artırmaya yönelik bütün bu çalışmalara rağmen nüfus artış hızı 1940 – 1945 yılları arasında cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi olan ‰10’a düşmüştür. Bu düşüşte etkili olan iki önemli faktörden birincisi II. Dünya savaşının patlak vermesi nedeniyle erkek nüfusun silâhaltına alınması nedeniyle evlilik çağı nüfusun azalması ikincisi ise sağlık ve beslenme koşullarının kötü olmasından dolayı ölüm oranlarının artmasıdır. UYARI! Nüfus artış hızında azalma veya artışın yaşanması o dönemde nüfusun miktarca en az veya en fazla olduğunu göstermez. Grafiklerde hiç eski değer yoksa nüfus hep artmış demektir. Türkiye’de dönemler boyunca nüfus artış hızı düşse dahi nüfus hep artmıştır. NOT! Gerçek ve doğal nüfus artışının fazla olduğu yerler şu şekilde kodlanabilir.
NOT! Türkiye’de kentleşmenin bu denli yüksek olmasında etkili olan durumlardan biri de büyükşehir yasasıdır. Bu yasa kapsamında 750 bin nüfusu aşan iller büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür. Mevcut 16 belediyeye eklenen 14 yeni belediye ile 30 ilde köyler merkeze bağlanmıştır. NOT! Büyükşehir Belediyesi bulunan ve bu nedenle köy statüsü kalmayan iller şunlardır:
ü Adana ü Ankara ü Antalya ü Bursa ü Diyarbakır ü Erzurum ü Eskişehir ü Gaziantep ü Mersin ü İstanbul ü İzmir ü Kayseri ü Kocaeli ü Konya ü Samsun | ü Sakarya ü Şanlıurfa ü Hatay ü Manisa ü Balıkesir ü Kahramanmaraş ü Van ü Aydın ü Denizli ü Tekirdağ ü Muğla ü Mardin ü Malatya ü Trabzon ü Ordu |
UYARI!Okuryazarlık 6 yaş üzeri nüfusta hesaplanır. Bu neden %95 olan okuryazarlık Türkiye’nin toplam nüfusunun değil 6 yaş üzerindeki nüfusunun okuryazarlık oranıdır.
NOT! Türkiye’de çalışma çağındaki nüfus 2012 yılında 51 milyondur. Ancak bu kişilerin ancak %46,2’si katılmaktadır. Erkeklerin işgücüne katılım oranı kadınlardan daha yüksektir. Türkiye’de 1970’li yıllarda nüfusun %70’i tarım sektöründe çalışmaktayken günümüzde nüfusun yaklaşık %24’ü tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışanların oranı % 26 civarındadır.
UYARI!Çalışanların yarısının hizmet sektöründe çalışması Türkiye nüfusunun yarısının hizmet sektöründe çalıştığı anlamına gelmez. Çünkü çalışanlar içindekilerin yarısı hizmet sektöründedir. Türkiye nüfusunun tamamı çalışmamaktadır. UYARI!Aritmetik nüfus yoğunluğu ülkelerin gelişmişliği hakkında bilgi vermez. Çünkü bu yoğunlukta Türkiye’nin her yerinde kişi yaşadığı var sayılır. Ayrıca nüfusu az olduğu halde bir alanın yüz ölçümü çok küçük ise yoğunluk fazla çıkar.
NOT!Aritmetik nüfus yoğunluğu ile fizyolojik nüfus yoğunluğu arasındaki oransal farkın fazla olduğu yerlerin eğim ve engebesi daha yüksektir.
NOT!Tarımsal nüfus yoğunluğu ile fizyolojik nüfus yoğunluğu arasındaki oransal farkın fazla olduğu yerlerin gelişmişliği daha yüksektir. Çünkü tarımsal nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde genellikle nüfus geçimini daha çok tarımdan sağlamaktadır. Bu da bu yörelerin geri kalmışlığını gösterir. UYARI!İç göçler ülkelerin toplam nüfus miktarını değiştirmez.
NOT! İyi eğitim almış kişilerin yaşadıkları yerlerde aldıkları eğitime uygun iş bulamadıkları için daha gelişmiş ülkelere yaptıkları göçlerdir. Türkiye’nin gelişmekte olan yapısı hem beyin göçü alması hem de vermesine neden olmuştur. NOT! Türkiye’de göçün ve göç eden nüfusun temel özellikleri şunlardır:
UYARI! Erozyon ve işsizlik hem göç nedeni hem de göç sonucudur. Göç nedeniyle kırsalda toprağın boş bırakılması erozyona neden olur ( Göç Sonucu ) veya erozyon nedeniyle toprağın veriminin düşmesi kırdan kente göç nedenidir. Ayrıca kırsaldan dışarı olan göçün nedeni işsizlik olurken aynı şekilde kentlere gelen binlerce kişi kentte işsizliğe neden olur.
NOT! Akdeniz’de Toros dağları kuşağı Anadolu’nun eski yaşam izlerinin görüldüğü yerlerdir. Bu durumun oluşmasında en etkili faktörler, karstik arazi yapısı nedeniyle yaşam için elverişli mağaraların fazla olması ve iklimin ılıman olmasıdır. UYARI! Türkiye’de en son yerleşime açılan alan Doğu Karadeniz’dir. UYARI! Büyükşehir yasası ile birlikte 30 ildeki köyler merkez ilçe veya diğer ilçelere mahalle olarak bağlanmıştır. Bu köylere kırsal mahalle adı verilmektedir. NOT! Yaylaların ortaya çıkışının temeli Akdeniz’de serinlemek ve hayvan otlatmak Karadeniz’de hayvan otlatmaktır. Ancak günümüzde yaylalar turizm amaçlı da değerlendirilen alanlara dönüşmüştür.
NOT! İç Anadolu’da küçükbaş hayvan beslenen ağıllar zaman içinde sürekli yerleşim yeri haline gelmekte ve köylere dönüşebilmektedir.
UYARI! Çiftlik yerleşmeleri arazinin düz olduğu geniş tarım parselleri içinde kurulan yerleşmeleridir. Bu nedenle Güneydoğu Anadolu’da, İç Anadolu’da Konya çevresinde, Akdeniz’de Çukurova’da, Ege’de grabenler bölgesinde ve Marmara’da Çatalca bölümünde yaygındır. Ancak arazinin oldukça engebeli olduğu Karadeniz’de en azdır. UYARI! Türkiye’de arazinin eğimli olduğu yerlerden olan Hakkari ve Menteşe çevresinde de kırsak kesim yerleşmeleri toplu dokudadır. Buralarda önemli olan su kaynağın yine yetersiz olmasıdır. UYARI! Marmara Bölgesi’nin kırsal kesimindeki meskenlerde belirgin bir yapı yoktur. Bu alanda kerpiç, ahşap, taş veya hımış mesken tiplerine rastlanır. Asıl dikkati çeken betonarme meskenlerin fazlalığıdır. Bu durum kırsal kesim insanının gelir düzeyinin arttığını gösterir. NOT! Türkiye’nin en büyük kargo havalimanı olan Şanlıurfa Havalimanı bu proje kapsamında inşa edilmiştir. UYARI! Bir Akdeniz ili olan Kilis bölgede olmamasına rağmen projeye dahil edilmiştir.
UYARI! Gümüşhane ve Bayburt illeri hem DAP hem de DOKAP’taki illerdendir. Nedeni iki ilin sınırları ile proje bölgelerinin sınırlarının
UYARI! Samsun ili hem YHGP hem de DOKAP’ta yer almaktadır.
NOT! Konya Ovası’nda KOP öncesinde sulama amaçlı yoğun olarak açılan artezyen kuyuları yer altında boşlukların oluşmasına neden olmaktaydı. Bu durum sonucunda çöken kısımlarda obruklar oluşmaktaydı. Sulama ile dışarıdan bölgeye su geldiğinde yer altı suları eskisi kadar çekilmediği için obruk oluşumu azalacaktır.
NOT!Seracılık: Bir İntansif tarım yöntemidir. Kışların ılık geçtiği yerlerde ısıtma maliyeti düşük olduğundan rahatlıkla yapılabilir. Karadeniz’de kış ılıklığı olmasına rağmen güneşlenme süresi az olduğundan gelişememiştir. Ege’de seracılık ısıtmada jeotermal suların kullanılması ile birlikte artış göstermiştir. İç Anadolu ve doğu Anadolu bölgelerinde kışların soğuk olmasına bağlı olarak ısıtma maliyetinin çok yüksek olması sebebiyle en az yapılan etkinliktir.
NOT! Güneydoğu Anadolu’da kuraklık İç Anadolu’dan daha fazla olmasına rağmen GAP’ın devreye girmesi ile gelen sulama nadası daha az yapmıştır.
UYARI! Nadas, verimi artırmak için uygulanan yöntem olmasına rağmen erozyona neden olduğundan toprağın verimli kısmının süpürülmesine ve veriminin düşmesine neden olur.
NOT!Nöbetleşe ekimin yapılması nadası azaltır. Ayrıca toprak üzerinde daima bitki olduğundan erozyonda da azalma yaşanır.
Türkiye’de tarım arazileri oranında yüksek tarımsal üretim gerçekleşememiştir. Bu durumun nedeni tarımda kullanılan tekniklerin yetersizliğidir. Bu nedenle tarımı geliştirmek, birim alandan alınan verimi artırmak için uygulanan başlıca teknikler şunlardır: Sulama
Gübreleme
Tohum Islahı ve Toprak Bakımı
Makineleşme
NOT! Makineleşmeyle birlikte Türkiye’de sürülemeyen araziler sürülmeye başlamıştır. Bu durum geçmişten günümüze tarım arazilerinin artmasının en önemli nedenidir. UYARI! Bazı yörelerde makine kullanımının 1950’lerden itibaren artması kırdan kente göçe neden olmuştur. Ancak bazı yörelerde makine kullanımı günümüzde de sınırlıdır. Bu yerlere örnek olarak;
Zirai Mücadele
Arazi Toplulaştırması
Destekleme Alımları
NOT!Destekleme alımı yapılmayan ürünler temel olarak sebzeler ve meyvelerdir. Ayrıca tütün yasa ise özel olarak 2002 yılında destekleme alımlarından çıkarılmıştır.
Türkiye’de üretilen tarım ürünlerinin üretim oranlarına göre bölgelere dağılımı şu şekildedir. Dikkat edilmesi gereken husus bazı ürünlerin toplam ürünleri o bölgeyi birinci sırada yapabilir ancak il üretimleri o bölgede olmayabilir. Karadeniz’in Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Fındık
Çay
Keten
Kenevir
Kivi
Marmara’nın Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Pirinç
Ayçiçeği
Ege’nin Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Zeytin
Üzüm
Haşhaş
Tütün İklim değil toprak seçiciliği vardır. Kıraç toprakları sever.
İncir
Akdeniz’in Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Gül
Muz
Yer Fıstığı
Turunçgiller
Mısır
Sebzeler
Güneydoğu Anadolu’nun Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Kırmızı Mercimek
Antep Fıstığı
Pamuk
UYARI!Pamuk üretiminde en çok karıştırılan durum kış ılıklığı isteyip istemesidir. Pamuk ekimi ilkbaharda yapılır ve hasat ile yazın tarımı son bulur. Bu nedenle kış ılıklığı faktörü ile hiçbir ilgisi yoktur. Doğu Anadolu’nun Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Kayısı
İç Anadolu’nun Üretiminde 1.Sırada Olduğu Tarım Ürünleri Baklagiller
Buğday
Arpa
Şeker Pancarı
UYARI! Şeker pancarı üretiminin en sınırlı olduğu yerler kıyı bölgeler ve Güneydoğu Anadolu’dur. Kıyılarda ekonomik getirisi yüksek olan ürünler tercih edildiğinden Güneydoğu’da ise kuraklık nedeniyle üretimi oldukça azdır. NOT! Şeker pancarından elde edilen küspenin hayvan yemi olarak kullanılması nedeniyle şeker pancarı fabrikalarının yanında ahır ve besi hayvancılığı da yapılmaktadır. Elma
Patates
Türkiye hayvan sayısı bakımından Avrupa’da birinci sırada yer alır. Ancak hayvancılıktan alınan verim ve gelir düşüktür. Türkiye’de hayvancılıktan elde edilen verimin yükseltilmesi için alınması gereken önlemler şunlardır:
UYARI! Hayvancılıktan alınan verim birim hayvandan alınan et ve süt üretimidir. Bu nedenle hayvan sayısının artırılması veya çiftçi sayısının artırılması verimi artırmaz. Türkiye’de verimin düşük olmasında işletme azlığı veya hayvan sayısının azlığı değil niteliğinin düşük olması etkili olmuştur.
Türkiye’de büyükbaş hayvancılık iki şekilde yapılır. Birincisi ahır ve besi hayvancılığı ikincisi otlak ve mera hayvancılığıdır.
Mera Hayvancılığı | Ahır ve Besi Hayvancılığı |
Mera ve otlak adı verilen doğal çayırların bulunduğu alanlarda yapılır. | Kapalı ortamlarda suni yemler kullanılarak yapılır. |
Et ve süt üretimi düşüktür. | Üretim iklimden etkilenmez. |
Doğal koşullara bağımlılık fazladır. | Yıllar arası üretim dalgalanma göstermez. |
Üretim iklimden etkilenir. | Daha çok yabancı hayvan ırkları yer alır. |
Üretimde yıllar arası dalgalanma yaşanır. | Büyükşehirlerin çevresinde gelişmiştir. |
Sığır
Manda
Türkiye’de beslenen koyun, kıl keçisi ve tiftik keçisinin genel adıdır. Türkiye’de yaygın olan karasal iklim nedeniyle küçükbaş hayvancılık daha yaygındır. Koyun
Kıl Keçisi
Tiftik Keçisi
NOT! Türkiye’de doğal hayvancılık ile bitki örtüsü arasında doğrudan bir ilişki vardır. Hayvanların çene yapıları bazı bitkiler için farklı yapıya sahiptir. Çayır uzun boylu otlar olduğundan koyun gibi çene yapısı küçük olan hayvanlar için değil sığır gibi büyükbaş hayvanlar için elverişlidir. Ya da bozkır küçük boylu otlar olduğu için çene yapısı küçük olan koyun otlaması için daha elverişlidir.
NOT! Türkiye’de bal verimi oldukça yüksektir. Bu durumun en önemli nedeni arıcılığın yapılma yöntemidir. Türkiye’de arıcılık gezici arıcılık şeklinde yapılır. Bu durum yıl boyunca bal üretimi yapılmasını sağlar.
UYARI! İnci Kefali Van Gölü’ne karışan akarsu ağızlarında avlanır ve bulunduğu bölgenin önemli bir balık ihtiyacını karşılar. Dikkat edilmesi gereken husus Van Gölü’nün tatlı su gölü olmamasıdır. Balıklar gölde değil karışan akarsular üzerinde avlanır. Deniz
UYARI! Karadeniz’de 200 metreden derinde bulunan kükürtlü hidrojen gazları balık yaşamasını engellemektedir. Balıklar 0 – (-200 ) derinliktedir. Bu durumun nedeni ise Karadeniz’in milyonlarca yıl boyunca göl olması ve bütün canlıların, bakteriler ve mikroorganizmaların Karadeniz dibinde birikmesidir. NOT! Karadeniz’in balıkçılıkta birinci sırada olmasının başlıca nedenleri şunlardır:
UYARI! Karadeniz’den Akdeniz’e gidildikçe su sıcaklığı, deniz tuzluluğu ve balık çeşidi artar. Ancak balıkçılığı geliştiren faktör çeşit değil miktardır. Bu nedenle miktarın en az olduğu Akdeniz en geri sıradadır. Kültür Balıkçılığı
NOT! İstanbul ve Çanakkale boğazları balık avlama açısında en avantajlı konumlardan birini oluşturur. Bu alanda yaşanan akıntılar balıkların bir arada bulunduğu alanları oluşturur. NOT! Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Ayrıca balıkçılık için gerekli olan göl, akarsu ve baraj gibi tatlı su alanları oldukça fazladır. Ancak balıkçılık yeterince gelişememiştir. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
Türkiye iklimi büyük oranda orman yetişmesine müsaittir. Ancak tahribatlar nedeniyle orman oranı % 28’e düşmüştür. Ormanlar geçmişten günümüze yangınlar, kaçak kesimler, keçi otlatma ve ticari işletmeler nedeniyle azalmıştır. Türkiye ormanlarından yararlanma ve ormanların faydaları şu şekildedir:
NOT! Türkiye’de orman endüstrisi en fazla Karadeniz’de gelişmiştir. Orman varlığının en az olduğu Güneydoğu Anadolu’da en azdır. NOT! Türkiye’de maden çeşitliliğinin en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu’dur. Bu durumun nedeni Doğu Anadolu’daki volkanizma türü ve çeşitliliğidir. UYARI! Türkiye’de bazı madenlerin çıkarılmaması ve işletmelerin açılmama nedenleri şunlardır:
NOT! Demir, krom, bakır gibi madenler, metal halindedir. Çeşitli tuzlar, kükürt, soda, cıva gibi madenler metal hâlde değildir. NOT! Demir’in büyük oranda çıkarıldığı yerler dışında işlenmesinde iki faktör etkilidir. Demirin eritilmesi için gerekli olan ısıyı sağlayan kaynak taş kömürüdür. Bu nedenle Karabük ve Ereğli demir çelik fabrikalarının yer seçiminde enerji kaynağına yakınlık dikkate alınmıştır. İskenderun demir çelik ise ulaşım avantajı nedeni ile kurulmuştur. Bu tesis ithal kömür ile çalışmaktadır. NOT! Bakır’ın en önemli işleme tesisinin samsun’da olmasının nedeni gelişmiş bir limana sahip olmasıdır ( Ulaşım etkili ). NOT!Boksitin Seydişehir’de işlenmesi sanayi kuruluşlarının yer seçiminde etkili olan faktörlerden ham madde varlığı ile açıklanır. NOT! Elazığ’da bulunan tesisin yer seçim nedeni ham maddeye yakınlık iken Antalya ulaşım nedeniyle seçilmiştir. NOT! Türkiye’de uranyum ve toryum günümüzde aktif nükleer santral olmadığından çıkarılmamaktadır. NOT! Türkiye’deki fosfat rezervlerinin çok az olması nedeniyle yoğun bir gübre ithalatı vardır. Fas ve Cezayir’den gübre alımı yapılır. Bunları işleyen tesisler genelde kıyıdadır ( Mersin, İzmit, Samsun ) nedeni ulaşımdır. NOT! Türkiye’deki bor minerallerinin büyük bölümü yarı işlenmiş olarak ihraç edilir. Bu durumun nedeni teknolojik yetersizliktir. Trona ( Soda Külü )
Altın
Asbest
NOT! Asbestin aşırı kanserojen bir maden olduğu anlaşıldıktan sonra kullanımı yasaklanmaya başlanmıştır. Oltu Taşı ve Lületaşı
Kükürt
Civa
Zımpara Taşı
Barit
Bir işin yapılabilmesi için gerekli enerjiyi sağlayan kaynaklara enerji kaynakları denir. Endüstrinin, teknolojinin gelişmesine paralel olarak nüfusun ve ihtiyaçların artması enerji kullanımını ve önemini artırmıştır. Enerji kaynakları; fosil yakıtlar (tükenebilir) ve yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere iki grupta ele alınır.
Tükenebilir Kaynaklar (Fosil Yakıtlar) | Yenilenebilir Kaynaklar |
ü Taş kömürü ü Linyit kömürü ü Petrol ü Doğal gaz ü Asfaltit | ü Hidrolik enerji (su gücü) ü Güneş enerjisi ü Jeotermal kaynaklar ü Rüzgar enerjisi |
Tükenebilir Kaynaklar (Fosil Yakıtlar) Taş Kömürü (Maden Kömürü)
NOT! Türkiye’de taş kömürü ile çalışan termik santral Zonguldak – Çatalağzı’nda bulunur. Linyit Kömürü
UYARI! Türkiye yurt dışından oldukça fazla linyit almaktadır. Bu durumun nedeni rezerv azlığı değil, kalorisinin düşük olmasıdır. İthal kömürler daha çok ısınmada kullanılırken yerli kömürden elektrik elde edilir. UYARI! Linyit rezervleri % 42 ile en fazla Doğu Anadolu’dadır. Ancak en fazla linyit çıkarımı Ege’den yapılır. Bu durumun nedeni Ege’de linyite erişimin Doğu Anadolu’dan daha kolay olmasıdır ( Derinlik ). Asfaltit
Petrol ( BURAYA HARİTA -67- EKLENECEK 1.kitap – SAYFA 55 )
Petrol işleyen tesisler şunlardır:
UYARI! Mersin’de bulunan Ataş rafinerisi 2005 yılından sonra petrol arıtımını durdurmuştur. Yabancı ortaklı bir şirket olan ataş bu tarihten sonra sadece bir depo olarak çalışmaktadır. NOT! Türkiye petrol ihtiyacını iki önemli boru hattıyla karşılamaktadır. Bunlar BTC ( Bakü – Tiflis – Ceyhan ) ve Kerkük – Yumurtalık boru hattıdır. Doğalgaz
NOT! Doğalgazla elektrik üreten başlıca tesisler:
UYARI! Türkiye’nin doğal gazda dışa bağımlığı oldukça yüksektir. En fazla elektrik üretimi doğal gazdan yapılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus Türkiye doğal gaza bağımlılığı en fazla elektrik üretmek amacıyla oluşturmadı. Doğal gaz kullanılsa da kullanılmasa da parası ödenir. Bu nedenle tesislerde elektrik üretilmesi düşünülmüştür. NOT! Tuz Gölü altına doğal gaz depolama tesisi yapılmaktadır. Alınan fazla gaz bu alanda depolanacak ve ihtiyaç dahilinde kullanılacaktır. Nükleer enerji
UYARI! Nükleer santrallerin yer seçiminde iki önemli faktör vardır. Bunlardan birincisi deprem riskinin düşük olmasıdır. Deprem nedeniyle reaktörlerin zarar görmesi geri dönüşü olmayan bir radyoaktif kirlilik yaratır. İkincisi ise soğutma suyu olarak bol miktarda deniz suyu çekilecek olmasıdır. Mersin ve Sinop iki faktörü de sağlamaktadır. Yenilenebilir Kaynaklar (Fosil Yakıtlar) Hidroelektrik Enerji ( Su Gücü )
BARAJ GÖLÜ | KURULDUĞU AKARSU | BULUNDUĞU İL | ORTALAMA YILLIK ÜRETİM GWH |
Atatürk | Fırat | Adıyaman, Şanlıurfa | 8900 |
Karakaya | Fırat | Malatya, Elazığ | 7354 |
Keban | Fırat | Elazığ | 6000 |
Deriner | Çoruh | Artvin | 2117 |
Altınkaya | Kızılırmak | Samsun | 1632 |
Oymapınar | Manavgat | Antalya | 1620 |
Hasan Uğurlu | Yeşilırmak | Samsun | 1217 |
Aslantaş | Ceyhan | Adana | 569 |
Gökçekaya | Sakarya | Eskişehir | 562 |
Hirfanlı | Kızılırmak | Kırşehir | 400 |
Güneş Enerjisi Türkiye’de güneş enerjisi potansiyeli oldukça fazla olmasına rağmen Türkiye’nin elektrik üretimine dahil olmuş bir üretim yoktur. Şanlıurfa Birecik’te deneme amaçlı güneş tarlası mevcuttur. Türkiye’nin enerji üretiminde kullanıldığında bu potansiyelin en fazla olduğu bölge Güneydoğu Anadolu en az olduğu bölge Karadeniz’dir ( Doğu Karadeniz Bölümü ). Türkiye’nin yıllı güneşlenme süresi haritası şu şekildedir: Rüzgar Enerjisi
NOT! Rüzgar enerjisi üretiminde en büyük sorun kuşların göç yolları üzerine denk gelmesi ve gürültü kirliliğini artırmasıdır. Üretim ise iklim koşullarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu da enerjinin sürekliliği açısından sorunlara neden olur. Jeotermal Enerji
NOT! Fosil kaynaklar olarak bilinene yenilenemeyen enerji kaynaklarından tamamı hava kirliliğine neden olur. Ancak bunlar içinde yine en temiz enerji doğal gazdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının hava kirliliği üzerinde belirgin bir etkisi yoktur. Yenilenebilir kaynaklar içinde üretimi iklimden etkilenmeyen tek kaynak jeotermaldir. NOT! Türkiye’de sanayinin görünümü kısaca şöyledir:
NOT! Türkiye’de sanayi %56 ile en fazla Marmara, %1 ile en az Doğu Anadolu’da gelişmiştir. Türkiye’de bölgelerin en sanayileşmiş illeri şunladır:
Türkiye’de sanayinin kurulması için başlıca faktörler ham maddeye yakınlık, enerji kaynağına yakınlık ve ulaşımdır. Ham madde
Enerji
Ulaşım
Her türlü mal ve hizmetlerin el ve yer değiştirmesine, maddi unsurlar veya takas usulüyle alım satımına ticaret denir. İç ve dış ticaret olmak üzere ikiye ayrılır.
NOT! Türkiye’nin günümüzde ihracatından elde ettiği gelir ithalat için ödenen paranın ancak %64’ünü karşılayabilmektedir. UYARI! Türkiye ilk kez dış ticaret fazlasını 1940 yılında vermiştir. Bu tarihten sonra sürekli dış ticarette açık oluşmuştur. 1940 yılında savaş nedeniyle tüm dünyada üretimler durmuş ve yurt dışından pek bir şey alınamamıştır. Günümüzde dış ticaret açığının oldukça fazla olmasının en temel nedeni ithalatın oldukça fazla olması ve en fazla enerji ithalatına para ödenmesidir. UYARI! Türkiye’nin her geçen yıl artan dış ticaret açığının kapatabilmesi için yapılması gereken çalışmalar şunlardır:
Mal ve hizmetlerin Türkiye’nin bölge ve bölümleri arasında el değiştirmesidir. Türkiye’de iç ticaret oldukça fazladır. Bu duruma etki eden şunlardır:
NOT! Türkiye’nin sanayi ve nüfus bakımından önde olan ülkeleri aynı zamanda i en önemli ticaret merkezi konumundaki illerdir.
NOT! Tarım ürünlerinin her yerde yetişmemesi tarım ürünün iç ticarette çok fazla yer bulmasını sağlamıştır. Özellikle yalnızca Karadeniz’de yetişen çay ile Akdeniz’de yetişen Muz iç ticarete en fazla konu olan ürünlerdir.
Türkiye’nin dış ticaret hacmi giderek artmaktadır. Hem satımı yapılan ürünler artmakta hem de yurtdışından daha fazla ürün alınmaktadır.1970 yılında ihracatın sektörlere göre dağılımı incelendiğinde %75,3’ünü tarım ürünleri, % 17,5’ini sanayi ürünleri, %7,2’sini madenlerin oluşturduğu görülür. 2013 yılına gelindiğinde ihracatın% 94’ünü sanayi ürünleri, % 4’ünütarım ürünleri , % 2’sini ise madenler oluşturmuştur. İhracatımız ( Dış Satım )
Türkiye’nin yalnızca kara ve deniz yolları kullanılarak başka ülkelerin yapmış olduğu ticarete transit ticaret denir. Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasında ulaşım koridoru olması transit ticareti geliştirmiştir. İki önemli transit ticaret yolu vardır. Bunla İran Transit Ticaret yolu ve Habur – Kapıkule arası transit ticaret yoludur. NOT! İran Transit Ticaret Yolu Trabzon Limanı’ndan başlar ve İran Gürbulak sınır kapısına uzanır. İran’ın en fazla ticaret yaptığı yollardan biridir. İthalatımız ( Dış Alım )
Türkiye Dünya üzerindeki konumu nedeniyle ulaşım yollarının kilit noktalarından birinde yer almaktadır. Ancak arazi yapısı nedeniyle ulaşımda güçlükler yaşanmakta ve ulaşım maliyetleri yükselmektedir. Günümüzde gelir düzeyinin artmasına bağlı olarak yol kalitesi ve ulaşım sistemlerinde gelişmeler yaşanmaktadır. Başlıca ulaşım türleri şunlardır:
NOT! Kara yollarının niteliğinin iyileşmesi sonucunda;
NOT! Türkiye’de bir ilk olan denizin doldurulmasıyla yapılacak olan hava limanı OR – Gi adındaki Ordu – Giresun arasındaki hava limanıdır. NOT! Türkiye’nin en uzun piste sahip hava limanı Şanlıurfa havalimanıdır. Kargo havalimanının ikincisi Çukurova’ya planlanmaktadır.
NOT! 2000’li yıllardan sonra YHT ( Yüksek Hızlı Tren Projeleri ) ile oldukça önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Günümüzde;
Arasında hızlı tren ile ulaşım sağlanabilmektedir. Ayrıca Ankara – İzmir ve Ankara – Sivas hatlarının yapımı devam etmektedir. İstanbul – Antalya hızlı tren projesi alt yapısı hazırlanmaktadır.
NOT! Turizmin gelişmesi oldukça önemlidir. Döviz girdisi sağladığı için dış ticaret açığının kapanmasına yardımcı olurken iç ticareti de canlandırır. UYARI! Türkiye’nin toplam turizm geliri en fazla olan bölgesi Marmara’dır. Turizmin bölge ekonomisine katkısında birinci sırada olan bölge ise Akdeniz’dir. Turizmin Geliştirilmesini Kolaylaştıran Etkenler
Turizmin Gelişmesinin Yararları
Türkiye’nin 2023 Turizm Stratejisi
NOT! Türkiye’nin 2013 Turizm Stratejisinde yer alan turizm Gelişim Bölgeleri Frigya Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi
Troya Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi
Aphrodisia Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi
Söğüt Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
Kapadokya Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
Göller Bölgesi Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
Hitit Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
Urartu Bölgesi Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
GAP Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi
NOT! Türkiye’nin 2013 Turizm Stratejisinde yer alan Turizm Gelişim Koridorları şunlardır: Zeytin Koridoru
Kış Koridoru
İnanç Koridoru
İpek Yolu Koridoru
Batı Karadeniz Kıyı Koridoru
Yayla Koridoru
Trakya Kültür Koridoru
Doğal Özellikler – Akarsu ve Göl – Yayla Turizmi
Yaz Turizmi Yaz sıcaklığının yüksek olması Ege ve Akdeniz kıyılarında deniz turizminin gelişmesini kolaylaştırmıştır.Denize girme süresi en uzun olan yerler Akdeniz kıyılarıdır.
NOT! Türkiye’deUNESCO Dünya Kültür Listesinde 11 alan yer almaktadır.
UYARI! Türkiye’de turizm alanı olarak iki nemrut dağı sorularda geçer. Birincisi Adıyaman’da bulunan Nemrut’tur. Kommagene krallığından kalma heykellerin olduğu turizm alanı beşeri turizm alanı iken Bitlis’te bulunan volkanik dağ Nemrut, fiziki turizm alanıdır.
Merhaba
KPSS türkçe tarih Coğrafya anayasa Özet Ders Notları Uyarılar Önemli Kısımlar kitapları mevcut mu. Sipariş verecem