Skolastik düşünce, Ortaçağ dönemine Kilise baskının yoğun olduğu bir dönemde özgür düşünce ait bir düşüncenin yanlış olduğunu ifade dar düşüncedir. Skolastik düşüncenin diğer bir özelliği ise bilinen bir düşüncenin dışında hiçbir düşünceye söz hakkı vermiyor olmasıdır.
Ortaçağ dönemlerinde, kiliseler İncil’de bulunan kurallara göre yaşıyordu. Düşüncelerini özgür bir biçimde ifade edebilen sanatçı ve aydınlara karşı tavır alarak, onların suçlanmasına fırsat veriyordu. Skolastik düşünce baskıcı bir anlayış ve yeni bilgilere izin vermiyordu. Farklı insanlar tarafından ortaya atılan pozitif bilgiler kilise tarafından kabul ediliyordu.
Kiliseler gerçekte bu skolastik düşünce kuralını kendi çıkarları adına uyguluyordu. Ayrıca bir süre sonra İncil’de yazmayan kuralları da kendi çıkarları doğrultusunda yazmaya başladılar ve zamların doğru olduğu şeyin bu olduğuna onları inandırma işine giriştiler.
Başka bir ifadeyle; MS 375 ile 1453 yıllarını kapsayan Orta Çağ döneminde kilisenin düşüncesi olup bilim ve gözlemin yasak olduğu, kilisenin söylediği her şeyin mutlak doğru kabul edildiği, kilisenin aksini söyleyenlerin cezalandırıldığı düşünceye skolastik düşünce denir. Bu düşünceye göre kilise toplum üzerinde baskı kurmuştur. Bu yüzden Orta Çağ Avrupasına “Karanlık Dönem” de denilmektedir.