Türkçede kelimeler anlam bakımından gerçek, mecaz ve terim olmak üzere üçe ayrılır. Kelimelerin sözlük anlamına gerçek anlam denir. Eğer bir kelime gerçek anlamı dışında başka bir manada kullanılıyorsa mecaz olarak nitelendirilir. Detaylar yazımızda…
Mecaz Anlam Nedir?
Bir sözcüğün gerçek (temel) anlamından tamamiyle uzaklaşması neticesinde oluşan yeni anlamlara “Mecaz anlam” denir. Yani mecazlı anlamda kelime sözlüklerde bulunan gerçek anlamıyla tüm bağlantısını koparır ve başka bir kelimenin anlamını üzerine alır. Bu anlam kopması sırasında genellikle benzetme ilgisi bulunmaktadır. Peki bunu neden yaparız? Çünkü dilin kullanım gücünü arttırmak ve bunu yaparken de anlatımı renklendirmek isteriz. Mecaz anlamlı cümleler en çok deyimler ve atasözlerinde karşımıza çıkar.
Örneğin “Kirli” sözcüğü TDK sözlüğünde lekeli, tozlu ve pis olan anlamı taşımaktadır. Ancak “Taylan kirli işlere burnunu sokmuştu.” cümlesindeki “Kirli” mecazi anlam olarak yapılması hem yasa hem ahlaken doğru olmayan, tasvip edilmeyen davranışları ifade eder. Dolayısıyla “Kirli” kelimesi bu cümlede mecaz anlamda kullanılmıştır.
- Soğuk bir kış gününde sana veda etmiştim. (Burada soğuk kelimesi sözlükte de yer aldığı gibi sıcağın zıttı, ısı derecesi düşük manasında kullanıldığından gerçek anlam özelliği taşımaktadır.)
- Olanlardan sonra eve gittiğimde bana soğuk davranmıştı. (Bu cümlede ise ilgi göstermemek, sevgiden uzak manası taşımış ve sözlük anlamından uzaklamıştır. Bu nedenle mecaz anlam olarak değerlendirmeliyiz.)
Mecaz anlamın oluşmasında genellikle şu üç yöntem uygulanmaktadır.
1) Bir sözcüğün benzetme yoluyla başka bir kelimenin anlamını üzerine alması. Teşhis, kinaye, teşbih, istiare gibi sanatlar tam olarak bunu yapar.
- Tilki bizi kandırmayı başarmıştı yine. (İnsan benzetme yoluyla tilkiye benzetilmiştir.)
2) Herhangi bir ilgi üzerinden başka bir sözcüğün anlamını üzerine almak. Bkz. Mecaz-ı Mürsel
- Tüm tabağı yemişti. (Tabak değil içindekiler yenilir. Tabak denilerek içindekiler kastedildiğinden ad aktarması yoluyla mecazlı söyleyiş gerçekleştirilmiştir.)
3) Başka bir sözcüğün yerine kullanılma yoluyla diğer sözcüğün anlamını üzerine alma.
- Bizlere kızdığı zaman ağır sözler söylüyordu. (Ağır sözcüğü burada tartıda çok çeken manasında kullanılmamıştır. Burada insanın gücüne gidecek yani kırıcı sözler manasında kullanılmıştır.)
Örnekler:
- “Duygularımız içimize sığmadı, “alkış” ve “bravo” larla dışarıya döküldü.
- Duygular akıcı bir maddeye benzetilmiş, “sığmamak” ve “dökülmek” sözcükleri mecazlı kullanılmıştır.
- “Bu işçi biraz daha pişmek ister.” (soyut; olgunlaşmak anlamında)
- Barış umutları yeşerdi.” (soyut; oluşmak anlamında)
- “Serin ama tatlı bir ilkbahar akşamıydı.” (soyut; hoş anlamında)
- “Olaylara bir de bu gözle bakmalısın.” (anlayış anlamında)
- “Yeni idarecimizin davranışları hamdı.” (tecrübesizlik )
- “Ölçülü davranışları vardı.” (seviyeli)
Dikkat! Mecaz anlam; sözcük, deyim, argo ve atasözü düzeylerinde görülebilir:
- “Lodos soğuğu kırdı.” (sözcük düzeyinde)
- “Onun ne zamandır kırdığı ceviz kırkı aşıyordu zaten.” (deyim)
- “Seni görünce kirişi kırdı tabii.” (argo)
- “Ana sorunumuz bu değil.” (sözcük)
- “Borsada kaybedince kafayı yedi.” (argo)
- “Bu boş kafalar gelişmemizi engelliyor.” (sözcük)
- “Her işte kılı kırk yarardı.” (deyim)
- “Ateş düştüğü yeri yakar.” (atasözü)