MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gençliğe yönelik eğitim politikaları, ekonomiye dair reformlar ve gelecek seçim stratejilerine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında bir dizi önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşması gençlik ve ekonomi konularına odaklanırken, ayrıca gelecek seçim stratejilerine dair de önemli bilgiler paylaşıldı.
Bahçeli, gençlerin Türkiye’nin geleceği ve umudu olduğunu vurgulayarak, “Çağa ve zamana yönelik mesajlarımızın hedefi gençlerimizdir. Yıkılmaz kale, düşmeyen inanç, geri adımı olmayan taarruz bilincidir gençlik.” dedi.
Bahçeli, Türkiye’deki 27 milyon öğrenciye seslenerek, “Biz gençliği sınavlarla ve karnelerle bulmadık. Bu yolda da kaybetmeyeceğiz. Ümit ediyorum ki geniş ve gerçekçi bir mutabakat ortamı kurularak üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler çok uzak değildir.” şeklinde konuştu.
Bahçeli, MHP’nin stratejik hedeflere ulaştığını ifade ederken, yeni bir seçim sürecinin başladığını duyurdu. “Zaman çalışma zamanıdır. Biz ufkun ötesine gözünü dikmiş, koyulan engelleri aşmış kutlu bir davanın temsilcisiyiz.” dedi ve İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere ilçe ve il belediyelerinin MHP yönetimi altında daha etkili bir hizmet sunacağına dikkat çekti.
Bahçeli, ekonomik meselelerin çözüme kavuşması için yasama faaliyetlerinin süreceğini belirtti ve “Emeklimize, dar ve sabit gelirli vatandaşımıza müjdeli haber verilecektir. Demokratik kültürün iki temel öğesi hoşgörü ve uzlaşmadır.” ifadelerini kullandı.
Yeni bir anayasayı savunan Bahçeli, Türkiye’nin küresel ekonomideki oranının makul ve memnun edici olmadığını, gelirlerin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. MHP lideri, ekonomik adalet ve özgürlük ilkesinden taviz verilmemesi gerektiğini, toplumun her kesimini kurdaki dalgalanmalara karşı emniyete almanın ve alım gücünü istikrar halinde tutmanın ekonomi yönetiminin başlıca sorumluluğu olduğunu belirtti.
Bahçeli’nin son olarak, MHP’nin faize karşı duruşunu vurgulayarak, faiz artışının yatırımı engelleyen bir politik tercih olduğunu belirtti ve kısa dönemli ekonomik tedbirlerin ülkenin ekonomik huzuru için kaçınılmaz hale geldiğini ifade etti.